Diyarbakır Sulh Ceza mahkemesinin 24 ekim 2008 tarihli kararıyla blogger, blogspot gibi sitelere erişim engellenmişti. Neyse ki siteler tekrar kullanıma açıldı. Yine de insan sorgulamadan edemiyor hangi çağda yaşıyoruz, biz nasıl bir hukuk devletiyiz diye.
Aslında bu internette sansür konusunu çok daha önceden ele almamız gerekirdi. Onlarca site -üstelik bilgi paylaşımında inanılmaz öneme sahip siteler bunlar- halen yasaklı. Lakin başımıza gelmeden yazmak da aklımıza gelmedi. Belki de işin daha kötüsü bu yasaklara alıştık sanırım. Bir site kapandığı zaman "ktunnel"'den falan gireriz hiç olmadı diyoruz. Olaylara tepkisizleşmek de kötü. Alman bir rahibin anlattığı bir olayı getiriyor akıllara:
"Önce komünistleri götürdüler sesimizi çıkarmadık, çünkü komünist değildik ve komünistleri götürüyorlardı. Sonra sosyalistleri götürdüler, sesimizi çıkarmadık, sosyalist değildik. Sonra yaşlıları, akıl hastalarını, başka milliyetten olanları, Yahudileri götürdüler, hiçbiri değildik ve sesimizi çıkarmadık. Birgün bizi götürmeye geldiklerinde sesimizi duyuracak kimse kalmamıştı."
Youtube oldukça uzun süre yasaklıydı. Şu anda da bir giriyor bir girmiyor anlamadım tam. Daha yeni "video google" yasaklandı. Youporn ve benzeri içeriğe sahip siteler bayadır yasak. Evrimle ilgili bir site olan "richarddawkins.net" Adnan Oktar tarafından kapattırılmıştı. Ekşi sözlük düzenli olarak kapatılıyor zaten. Kapatma gerekçekleri ya Atatürk'e hakaret, ya dine hakaret, ya bölücü örgüt propagandası ya da ahlak bozucu unsurlar içermesi gibi mevzular. Ne kadar enteresandır ki benim bu internette ahlak bekçiliği yapan hukuk(!) devletimde daha bugün 14 yaşında bir kız çocuğuna tecavüz suçuyla yargılanan Yeni Şafak gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez, bu çocuğa tecavüz ederken psikolojik ve fiziksel zarar vermediği gerekçesiyle serbest bırakıldı. Nasıl oluyor da oluyor, bu nasıl bir hukuk devleti anlamak mümkün değil.
Çelişkilerle dolu ülkemde bu tür yasaklar devam edecek. Yarın bir gün google'a bile girebileceğimizin garantisi yok. Kapatıverirler çok fazla şey araştırılıyor diye. Ama önemli bir şey var ki o da bu yasaklara alışmamak. Bilgiye ulaşmanın, düşünce ve fikirlerimizi ifade etmenin temel hak ve özgürlüklerimizden olduğunu hiçbir zaman unutmamak gerek.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, madde 19:
"Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar."
2 yorum:
yasakçı zihniyet devam ettiği sürece, yasaklanma gerekçeleri olan hakaratler, bölücü hareketler , ahlak bozuklukları katbekat artacak farkında değiller.İnsan psikolojisi yasak elma peşindedir.Ama bu yasaklarda bizim de suçumuz yok değil.Kuyruğumuza basılmadıkça ağlamıyoruz resmen.Çok klişe bir laf vardı eskilerden."Susma , sustukça sıra sana gelecek"
biraz klasik olucak ama 'burası türkiye'der geçerim başka da söze hacet yok.ancak sedürt ün bahsettiği tecavüz davasıyla ilgili olarak izlerken midemin bulandığını belirtmeden geçemicem.
Yorum Gönder