4 Temmuz 2009 Cumartesi

Çocukken Yaptığım 5 Büyük Salaklık


5 Numara ilkokuldan. Arkadaşlarla canımızın sıkıldığı bir günde can sıkıntımızı giderebilecek bir formül yani bir oyun üzerinde çalışıyorduk.Sonra arkadaşla biraz sürtüşme yaşamaya başladık ve benim sözlü sataşmama arkadaşın taşla karşılık vermesi ve benim kaçmam neticesinde yeni oyunumuzu bulmuş olduk. Birbirimizi taşla vurmaca.Okul bahçesinin 2 tarafına geçip meydan savaşına tutuştuk.Hemen bazı kurallar koyduk.Belirli sınırları geçmek yasak ve uzaktan bombeleme atacaksın taşı. Taşlar bir o kalede bir bu kalede derken yerden bir taş almak için yeltendiğim anda kafamda derin bir acı hissettim. Oyun bitmişti.Kaybetmiştim.Kafamdan akan kanların hiç bir önemi yoktu artık.Kaybetmenin hırsı kanın korkusu ve kafamın acısıyla ağladım da ağladım.

4 Numara 'da yerde duran elma çöpünü ezmek için hızla ilerlediğim bisikletimle üstünden geçmeye çalışmam ve sonuç olarak çok pis dengemi kaybedip tepe taklak yuvarlanma sürecim.Gerçekten acı verici bir tecrübeydi. Neden elma çöpü, neden oradaydın ve beni üstünden geçmem için çağırıp cezbettin...!!!???

3 Numara'da saflık olarak da adlandırabileceğimiz 5-6 yaşlarında yaşadığım bir olay söz konusu : Önceki akşamdan kalmış karpuz kabuklarını anneme sürpriz yapmak için bir tencere suya atıp küçük piknik tüpün üzerinde pişirme girişimim.Annem eve gelince gördüğü manzara karşısında ağlamakla gülmek arası bir tavırla bana yaklaşmış ve sanırsam " Bizim çocuk mal mı çıktı acaba?" endişesine kapılmıştı. Bir de hakkaten iyi bir şey yaptım zannedip annemin tencereyi dökme girişimini engellemeye çalışmam ve "Akşam yeriz ki, belki babam yer" gibi serzenişlerle annemin dökmesine bozuk atmam olayın vehametine tuz biber ekmiştir


2 Numarada tüm aile fertlerinin(Anne ,baba, dayı,yenge,annenanne vs..) akşam oturup çay içtiği ve arka fonda da bir filmin döndüğü esnada gerçekleşen ve uzun süre aile meclisi gündemini meşgul eden bir hareketim mevcut. Filmin isminin ne olduğunu şu an tam olarak hatırlamıyorum fakat böyle uzaylı muzaylı bir filmdi.Filmin can alıcı sahnelerinden biri o zamanlar (5-6 yaşlarında) tabi ki anlamlandıramadığım ama filmi daha sonra izleyince bir uzay barında striptiz yapan bir kadının anlatıldığı bir sahneydi.Uzay filmi olması sebebiyle kadını biraz değiştirmişler tabi. Bu değişmiş hali de çocuk aklıma epey ilginç gelmiş olmalı ki " Aa 3 memeli Kadıın!!" diye bağırarak verdim tepkimi tüm aile fertlerinin önünde.Bu söz öbeği o kadar meşhur oldu ve o sene o kadar çok karşıma çıktı ki insan çocuk da olsa sıkılıyor bi süre sonra.Her gelen misafire de anlatılmaz ki canım. Bir ara yolda gördüğüm tanıdık tanımadık herkes tarafından" 3 Memeli Kadın Kid" olarak tanınmaya başlamıştım(ne çok tanımak kullandım yav aha bi daha)

1 Numara 'da dünyanın en genç şöförleri arasında yer bulabileceğim bir trafik kazam mevcut. Henüz 3.5-4 yaşlarında gerçekleştirdiğim bu trafik kazasının öyküsü şöyle. Annemlerin çalıştığı köye dayımın yapmış olduğu bir ziyaret sırasında uyuyor olmam ve beni uyandırmadan köyden ayrılmaları beni derin üzüntülere gark etmiş olmalı ki babamdan dayıma yetişmek için dışarıda garajda duran arabanın anahtarını istediğimi çok iyi hatırlıyorum. Susturulmak için verilen anahtarla hala nasıl olduğuna anlam veremediğim bir şekilde arabayı çalıştırdım (Şimdi bile istop ediyor meret) Ve boyum yetmediği için ayakta durma vaziyetinde gaza bastım.Gaza basmamla garajın duvarına girmem, garajın duvarının arabanın üstüne yıkılması ve arka tarafta duran dereye doğru uçmak için arabanın patinaj çekmeye devam etmesi benim için küçük fakat annemler için büyük bir olaydı. O esnada korku ve heyecanın tetiklediği ağlama ve çığlıklarım annemin ve babamın gelip beni o alametten kurtarmalarıyla son buldu. Bu olaydan sonra çocukluğum araba ilgisinden uzak geçti.Bi yönden de iyi oldu bu. Çünkü her lüks araba gördüğümde gidip "kaç yapıyo lan bu?" diye bakmak zorunda hissetmedim kendim. He bakmadım mı?Tabi ki de baktım.Ama içgüdüsel olarak değil.Tamamen hür irademle.


Tabi ki bunların kalibresinde hatta daha kötü bir çok olay yaşadım(k) küçükkene.Ama bazılarını ben unuttum bazılarını unutmak istiyorum.Yani Tsubasa nın hareketlerini stadyumda denemeye çalışmamız ve hüsranla sonuçlanması ,3-C ye yenildikten sonra bütün sınıfın hüngür hüngür ağlaması , içime don giymediğim bir beden eğitimi dersi günü falan hep bu unutmak istediğim sınıfa giriyor.(Sonuncusu abartı olabilir...) Çocukluk çok salakçaydı. "Keşke yeniden çocuk olabilsek" serzenişini de pek sevmem o yüzden.Ha hiç bir sorumluluğun yok bi tek o güzel. Paso it gibin koştur. Ama o salaklık da bi daha çekilecek dert değil be abijim.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

çocukluk; salaklık yaptığının farkında olmamak değil mi zaten?

BuRsTFiRe dedi ki...

2 numarada adı geçen filmin "total recall" olması lazım. Hatta 2011'de yeniden çevilmesi gündemdeymiş.

Adsız dedi ki...

hehe canım benim, çocukluğu da pek şekermiş, karpuz olayına bittim valla :D
mineola.

ksp dedi ki...

@ mineola
şimdi şeker diil miyim?! sen iste bi karpuz çorbası da sana pişiririm. Nolcak elime mi yabışır?!

Loreathan dedi ki...

Benimde iyiki başarısız olmuşum dediğim bir salaklık denemem vardı ki akıllara zarar.
11 katlı apartmanın çatısına çıkmıştık arkadaşlarla, sonra baktık ki apartman boşluğunun üstüne, doğal ışık sağlaması için bir cam koyulmuş. Bu camın üstünde hangimiz yürürüz lafının üstüne bir arkadaşım ilk ben diyerek öne atladı. daha ilk adımını atığında boşluktan biraz taşmış olan camın kenarı kırıldı ve camdan bir parça düştü, hemen ayağını çekti ve aşağı uçmaktan kurtuldu. Eğer cam o yürürken kırılmasaydı, bir sonraki gönüllü bendim...