31 Temmuz 2009 Cuma

Ekşi Sözlük ve Yeniçeri Ocağı'nın Tarihsel Süreçlerinin Benzerlikleri veya kısaca Ekşi Sözlük


Çok sıkı bir Ekşi Sözlük takipçisi olmadığımı baştan belirteyim." sedürt "bu konuda çok çok daha tecrübelidir benden. Fakat gene de bakıyorum arada sırada.

Bana göre Ekşi Sözlük tam anlamıyla bir Yeniçeri Ocağı. İki kurumun da tarihsel yapıları birbirine çok benziyor bence.

Yeniçeriler devşirmelerden oluşurdu ve sadece devşirmeler bu ocağa girebilirdi. Ekşi Sözlük'ü kuran ilk yazarlara da bulundukları konum itibariyle bu gözle bakabiliriz

İlk kurulduğu yıllarda Yeniçerilerin sayıları belli ve azdı.Gerçekten her bir yeniçeri iyi eğitilmiş birer savaş makinasıydı.Düşmana çok etkili ve hızlı bir şekilde saldırıyor ve onları bozguna uğratıyorlardı.İlk sözlük yazarları için de gerek düşünce yapıları gerek yazma stilleriyle ,birer " entry makinası" diyebiliriz.

Fakat 16. yy ve ilerleyen yıllarda Yeniçeri Ocağı rüşvet veren herkesin yazılabildiği ,bir bozuluş sürecine girdi. Ocağın sayısı bir anda 4-5 binlerden 45 binlere çıkmıştı. Bunların çoğu asker değildi ,fakat ortada askerim diye dolaşan disiplinsiz zorbalardı. İşte bu olay Ekşi Sözlük'te 6.nesil yazar alımına tekabül ediyor bence.O zamana kadar normal seyreden yazar sayısı bir anda 6000-7000 kişilik bir alımla karşılaşmış ve sözlük bir afallama sürecine girmiştir.

Tekrar Yeniçerilere dönersek; 17. yy ile birlikte Ocakta epey önlem alınmış ve bu sayı epey düşürülmüştür. Fakat 18. ve 19. yy da sayı tekrar giderek artmış ve önce 70-80 bine daha sonra 140 binlere ulaşmıştır. Aynı şekilde EkşiSözlük'te de uzun süre yazar alınmamış, daha sonra alınan 7. ve 8. nesil yazarlarda kısıtlamaya gidilmeye çalışılsa da 9. nesille birlikte yazar sayısı tavan yapmıştır.

Kalabalıklaşan Yeniçeriler, bir çok bölgede ,özellikle İstanbul ve çevresinde, zorbalıklar yapmaya başlamış ve isyanlar çıkarmışlardır. Sarayın sözü çoğu zaman geçmez olmuş ve çıkan bir çok isyanda Saray'da vezirler öldürülmüş, Padişahlar tahttan indirilmiştir.

Ekşi Sözük'te ise bu zorbalığı şöyle açıklamak istiyorum .Bugün sayılarının çoğalmasıyla başlı başına bir etki unsuru haline gelmiş olan Ekşi Sözlük yazarları, yerli yersiz çevredeki herkese ve her şeye saldırıyorlar . Ünlü olan bir kimseyi veya bir şeyi çok sert şekilde eleştirebilen Ekşi Sözlük yazarları, Bu ünlülerden biri çıkıp da Ekşi Sözlük hakkında olumsuz bir görüş beyan etti mi , tam anlamıyla birlik olup "kelle isteme" olayına girişiyorlar. Son örneği de ; Burcu Esmersoy. Kadını bir spor spikeri olarak ya da bir insan olarak eleştirebilirsin, Fakat Twitter da yaptığı 28 Temmuz tarihli "nicklerinin arkasına saklanıp yorum yapmaya çalışan ödlekler topluluğu "ekşi sözlük"ün dünyanın en gereksiz şeyi olduğunu düşünüyorum" açıklamasına kadar Burcu Esmersoy hakkında Ekşi Sözlük'te 253 entry bulunurken, bu açıklamadan sonra sadece 2 günde 154 tane daha yazmak da neyin nesi? Bu tam anlamıyla "kazan kaldırıp kelle istemek" gibi geliyor bana.

Bildiğiniz gibi Yeniçeri Ocağı, II. Mahmud zamanında halkın da desteğiyle topa tutularak yıkıldı ve kaldırıldı. Yeniçerilerden hiç bir iz kalmaması için bütün eserleri mezar taşlarına kadar yıktırıldı. Ve bu olay halk arasında Vaka-i Hayriye olarak adlandırıldı. Umarım Ekşi Sözlük'ün sonu da böyle olmaz.

(Buradan bu isyanlara/olaylara karışmayan yeniçerileri/yazarları tenzih ederim. Bizi izleyen okuyan yazar varsa onları da tenzih ederim. Neme lazım, biraz ünlü olursak ileride ,bu yazılanları gösterip bizim de kellemizi isterler belki.)

12 yorum:

voodoo girl dedi ki...

kesinlikle katılıyorum. bence ekşi sözlük 'feeling of belonging' duygusunun en tehlikeli örneklerinden biri; ekşi sözlük yazarı sıfatı alınca kendini çok önemli zannetmeler, biri sözlüğe laf edince toplu linç girişiminde bulunmalar. iki satır yazı yazdılar diye kendilerini çok önemli insanlar zanneden gerzekler topluluğu da diyebilirdi burcu hanım. sanal dünyada yaptıkları işler yüzünden (buna sözlükle beraber blogları falan da ekliyorum) kendilerini dünyayı kurtarıyor zanneden tüm insanlara acıyorum, bence bu gerçek hayatta hiç bir bok başaramamış olmanın en büyük göstergesidir.

Adsız dedi ki...

ben sözlüklerde bu insanların kendilerine neye dayanarak ''yazar'' dediklerini çok merak ediyorum. O zaman siz bloggerlar da kendinize yazar diyin. Hatta okul gazetesinde yazı yazan çocuklar da kendilerine yazar desin. Bir şekilde yazı yazıyor olmanın yazar sıfatını haketmek için yeterli olmadığını biri bu insanlara anlatsın.
mineola.

Anıl Fuat Ocak dedi ki...

Ya abi bırak, kim sallar onları? Burcu Esmersoy'un kaale alması çok şaşırtıcı. Benzer örneği Nihat Genç'te de yaşamıştık. Her şeyden önce senin bir adın sanın var. Senin hakkında atıp tutan adam ise bir rumuzdan ibaret. Klavye başında kendini önemli biri zanneden insan türünden ne beklenir ki zaten? Ben yazarlık başvurusunda 2008 Nisan ayında başvurdum. Şu anda neredeyse 2009 Ağustos oldu ve benim şu ana kadar girdiğim toplam giri sayısı 10'un altında olduğu için -tam olarak 4 tane- hâlâ çaylak olarak gözüküyorum. Yani bu kadar boş beleş yaşayan insanlardan ne beklersin ki? Bir kere gece yarısı 12 buçukta girmiş ve 5 sayfa yeni başlık açılmış olduğunu gördüğümde soğumuştum siteden. "Ulan bu kadar boş adamların arasında ne işim var benim?" diye düşünmüştüm herhalde. :)) Sen kelle istesen ne olur halbuki dangalak, sen sanal bir karaktersin bir kere. Al adımı da açık açık yazıyorum, bir gün ünlü olursam arkamdan ekime kadar atıp tutarsınız hehe:).
Bu arada Şahin, Yeniçeri Ocağı'ndaki analojileri başarılı bulsam da yine de laf sokmadan geçemeyeceğim: Yeniçerilerdeki ruh nerde, bu sanal kahramanCIKlardaki ruh nerde?:))

ksp dedi ki...

@ voodoo girl
Aynı duygu bazı işçilerde veya uşaklarda da görülüyor. Kendisi çok şikayetçi olsa da başka biri gelip patronuna ya da efendisine bir söz söyledi mi hemen savunmaya başlarlar. Sözlükçülerin durumunu anlatan O duygunun süslü ismini bir türlü çıkartamıyordum.Teşekkürler bunun için. :D

@ mineola

Zaten sorun da bu "ego" dan kaynaklanıyor. Kendilerini "yazar" gören insanlar "yazar" lıklarına laf atılınca bozulup saldırmaya başlıyorlar.


@ Anıl

Seneye mezun olmadan şu diğer 6 girdi yi de yaz bari Anıl. İşe başlayınca hiç aklına gelmez . hehe :D

barış dedi ki...

ekşi sözlük yazarlarının kendini önemli hissetme hadisesi tamamen insanların onlara önem vermesiyle ilgili. yoksa hürriyetin internet sitesinde "nickinin arkasına saklanarak" yorum yapan bir vatandaş ekşi sözlük yazarlarından çok daha boş yorumlar yapabiliyor, ama kimse çıkıp da hürriyette nickinin arkasına saklananları sallamıyorum demiyor. nickle yorum yapmaları neyi değiştiriyor onu da ben anlamıyorum, ben de orada "yazar"ım , adımı da kullanmaktan korkmam sonuçta kimseye hakaret edemiyorum zaten, önemli olan da düşünsel olarak bir olaya katkı sağlamam yoksa benim adım herhangi bir ünlününkinin yanında bir hiç zaten. ve evet kendime "yazar" diyorum ama buradaki yazar kelimesi sonuçta herhangi bir kelime gibi sadece çağrıştırdığı şeyin anlamını karşılıyor. oradaki yazar da ekşi sözlükte kullanıcı hesabı olan kişi demek, eğer siz roman falan yazabileceğimizi düşünürek yazar ismi konulduğunu düşünüyorsanız hakikaten ekşi sözlük kullanıcıları ile ilgili takıntılarınız var demektir.

son olarak şunu eklemek istiyorum, sözlükte binlerce boş insan olduğu konusunda haklısınız, burcu esmersoyun dediklerini saçma bulsam da sözlükte onlarca boş eleştiri olduğunu ben de gördüm. ama zaten yapmanız gereken ekşi sözlüğü bir topluluk olarak görmekten çok, yazarları tek tek değerlendirmek olmalı. zaten sözlüğü sözlük yapan, atıyorum bloglardan ayıran şey de interaktif olması, farklı fikirlerin havuzu durumunda olması, onları ayıklamak kişinin kendi yargı yeteneğiyle ilgili. diğer taraftan siz de haklısınız, uzaktan bakınca çöplük gibi görünüyor sözlük, ama ben hala doğru kullanmayı bilirseniz sözlüğün hala çok değerli olduğunu düşünüyorum, yeter ki siz onu tek bir varlık gibi yargılamayın.

Sir Douglas McGiven dedi ki...

fakat aynı şey ekşi sözlüğe laf sokanlar ve dolayısıyla senin için de geçerli.

şöyle ki;

ekşi sözlük benim takip ettiğim kadarıyla kurulduğundan beri böyleydi.

ilk yıllarında gayet elit bir oluşumken sonraları anlattığın evreleri yaşayıp ışığı görenin bir şeyler yazdığı ortama dönüştü.

bana göre ekşi sözlük elit olmadı değil, ilk yıllarında bunu yaşadı zaten ekşi sözlük ve daha sonra kabul edilen herkesin elit olduğunu sanması sonucunda bugünkü vardıkları noktadalar.

bu tarz eleştirilerin yanlış olmasını düşünmeme sebep olan nokta da şu ki; ilk yıllarında da patavatsız şekilde birilerine laf sallayanlar vardı.

o zamanlar ünlülerle bu kadar haşır neşir değillerdi. ne bileyim biri kadıköy anadoludan hocasına sallarken, diğer boğaziçi üniversitesi'nde bir öğretim görevlisine geçiriyordu gibi.

sonra medya bu adamların varlığını farketti. gerçekten zeki olan, komik ve genelde bilgi içerikli entry'ler giren insanlar vardı. sonra okan bayülgen pohpohladı, ne bileyim otis abi televizyonlara çıktı falan derken sözlüğün altı orada fokurdamaya başladı...

sözlük yazarları klon sözlük dedikleri itü, uludağ gibi sözlüklere laf sokmayı bilirken iğneyi kendilerine batıramadı. aradan kendi üslubuyla yazanlar çıktı ama çoğu bir otis abi, yok efendim bir bilmem ne gibi yazmaya çalışırken sıçıp sıvadılar.

tabi şöyle bir durum da oluştu. ekşi sözlük bu hâle geldikçe onu eleştirmek de prim yapmaya başladı. misal, bir peder zickler vakası vardı. böyle adamlar türedi, prim yaptılar istediklerini aldılar. bir nevi sahaya çıplak atlayıp koşturdular, polis onları dışarı atana kadar durmadılar. akşama da televizyonlarda onlar vardı, sabaha gazetelerde onlar.

ekşi sözlük'ün kuruluşunda bu hâle geleceğini ssg öngörebilir miydi bilmiyorum. ama insanlara bir nick arkasından puştluk yapma avantajını sağladığı da bir gerçek.

ama bir de şöyle düşünelim, aynı şey bloglarda da söz konusu. Vikipedi bile türlü laçkalıklara malzeme olmaya başladı. ekşi sözlükten öte, bir grup olarak insan faktörünün etkin olduğu her internet ortamında laçkalıklar kendini gösterecektir. dolayısıyla internet ortamı her daim laçkalaşacaktır.

tüm blogger aleminin harika yazan insanlardan kurulu olduğunu söyleyip, blogger'a şahane bir ortam diyemeyiz. bunun aksi de söz konusu olamaz. senin beğenerek okuduğun blog yazarları, bloglar vardır. benim vardır. herkesin kendine göreleri vardır ve bir yere kadardır, sınırlıdır. ve bundan blogger'ın iyi mi yoksa kötü mü olduğu gibi bir sonuca varamayız. çünkü hepsini denetleyebilme şansımız yok.

ekşi sözlük için de aynısı geçerli. kimine göre iyi, kimine göre kötü. bir şekilde varlığını sürdürüyor ve her gün belki de binlerce, onbinlerce insan tarafından takip ediliyor. defalarca engellenmesine rağmen yine ayakta duruyor.

'ekşi sözlük' gibi genel bir kavram yerine içindeki kimi dangalakların, kendini tanrı zannetmeye başlayanların yeniçerilerle benzeştiğini söylemek daha doğru olurdu.

zira ekşi sözlük osmanlı devletidir eğer böyle bir benzetme yapılacaksa bana göre. içinde belli bir hiyerarşi vardır. gerek yönetim kademesi gerekse nesil sınıfı olarak.

kendilerini dünyayı kurtarıyor zannedecek kadar gerzek düşünceli insanlar barındırıyorlar mıdır bilmiyorum, barındırıyorlarsa da bu o şahısların angutluğudur.

hani bir şey yapılsın desek, bugüne kadar yönetim salmış zaten kendini daha ne yapılacak?

onu geçtim, alınmasın hakkında yazılan insanlar desek o da pek mümkün değil. insan evladı alınıyor işte bir şekilde. bazen ciddi anlamda uç noktada şeyler yazılıyor ve bunlara bir engelleme getirilmiyor.

misal, önceden ilk entry'nin bilgi içermesi şarttı. kalem başlığını açıyorsan;

"yazı yazmaya yarayan, eski ve kullanışlı alet."

gibi bir şey yazman gerekliydi. şimdilerde ise sık sık esnetilen, gözardı edilen bir kural oldu çıktı. şöyle bir şey görülebiliyor;

"lise'de önümdeki kız ayağa kalkmıştı, altına dik koydum. oturunca çok güldük euhehuehue."

Sir Douglas McGiven dedi ki...

çok uzadı, gereksiz uzadı hatta öyle ki sığmadı iki mesaja taşırdım. 5000 karakterden 4,711'e düşürene kadar öldüm, sınır 4,096 imiş. demek ki bende de birikmiş bol bol bu konu...

neyse son olarak;

orada herkese atar gider yapan kaç tanesinin fırsat tanındığı takdirde o insanların karşısına çıkıp böyle konuşabileceği belli değil elbette. ama büyük bir çoğunlu kuyruğu bacağının arasına sokar ve susar.

mümkün olmasının zorluğundan bahsettim ama insanların artık ciddiye almamaları gerekiyor sanki yavaştan.

bir burcu esmersoy, kendisi hakkında 3-5 kişinin takip ettiği bir blogda da kim bilir neler yazılmıştır. ne o bunun farkındadır, ne de takip eden 3-5 kişi dışında diğerlerinin.

ekşi sözlük peygamber vitesinde ilk zamanlardaki popülerliğinin kaymağını yemekte şu an. burcu esmersoy, bilmem kim hedeoğulları da bunlara tepki verdikçe ekmeğine yağ sürülüyor bu ekşi sözlük içindeki bir takım denyoların. o yüzden sükuneti korumakta fayda var.

ksp dedi ki...

@ D.Mcgee

Öncelikle saol bu uzuuun yorumun için. Sen baya doluymuşsun ama bu konuda :D . Blogger konusunda haklısın. Benim demem zaten İlgi arttıkça bozulma yaşandığı. Bir de ilk mesajında verdiğin örnek durumu açıklıyor. Artık girdi ler bilgi içerimiyor. Ortam foruma dönmüş, sözlük formatı aşılmış durumda. Bir de çok son olarak ben bu "nik arkasına sığınma" olayını eleştirmiyorum. Çok da sorun değil. Bizim de burada bi nevi "nik" imiz var. Ama popülaritemiz yok :D

voodoo girl dedi ki...

ekşi sözlükle blogların farkı, blog yazarları (istisna vardır diye genelde diyelim) "ben bloggerım" gibi bir söylemle kendini belli bir gruba dahil edip olduğundan fazla göstermeye çalışmaz. ama pek çok sözlük yazarı için "ben ekşide yazarım" büyük bir etikettir. iki tarafta da çürük elmalar olduğu elbet doğru yalnız klanlaşma denilince ayrımı yapmak lazım.

kemal dedi ki...

ters taraftan bakmak da gerekir.burcu esmersoy her zaman ekşisözlüğü yücelten laflar etmiş bi kadındı.sürekli geziniyorum çok faydalı ve eğlenceli diyen de kendisidir.sporla ilgili, güzel,ve ekşisözlük seven bi kadın olunca da haliyle popüler oldu ekşisözlükte.hatta genel popüleritesi de ekşisözlükte bir nevi selebriti olduktan sonra bu kadar arttı.e peki ne oldu da ekşisözlüğe klavyenin arkasına saklanan ödlekler deme gereği duydu.bu süreç nasıl gerçekleşti.öyle hafif de bir eleştiri değil bu bir sinir patlamasının sonucu.sence niye bu kadar sinirlendi.ekşisözlük kaotik yapılı kendi kuralları olan bir oluşumdur yada canavardır istediğinizi diyin.sözlüğün sevdikleri ve nefret ettikleri vardır tıpkı bir canlı gibi.ve yıllardır da insanları o ünlü eder ve o eleştirir yere batırır.ve kesinlikle ekşisözlük olmasaydı bu kadar popüler olmayacak olan bir insan burcu esmersoy.çoğu insan bu kadının 97 türkiye güzellerinden olduğunu biliyorsa sayesi sözlüktür.başından beri sözlükte söylemlenen birşeydi bu.öyle öğrendi insanlar.ama 97türkiye diğer 3 güzeli kim desek kimse google a 97 miss turkey yazmadan cevap veremez.durum bi nevi bu.ve tabi ki her türlü insan var o oluşumda dünya iyisi de olsanız hiç beğenmediğim hede hödö diyecek insanlar da var.ama siz onlara kızıp ekşisözlük böyle derseniz olmaz.gün gelecek bloglar için de bunlar söylenecek klavye başından kalkmayan sadece sanal ilişkileri olan normal hayatta asosyal insanlar diye.e blog ortamında böyle insanların olduğu da bir gerçek ama sen kalkıp da tamamına böyle dersen olur mu,hoş olur mu,olmaz tabi.he son konuda sözlük yozlaşması.sözlük başından beri yozdu aksiydi.sadece son alımlar boş konuşmaları arttırdı.ama sevdiğin yazarları alırsın eklersin badi ekşisözlük senin için müthiş entrilerle dolu bir yer olur.bunun da bu yolu var.yani sözlük okumak haftanın en beğenilenlerine bakmak değildir sadece.ekşisözlük siz orda olsaydınız ya da ben orda olsaydım şu an yine şu an ki halinden farklı olmazdı.
sözlük hep ekşiydi.öyle tam tad hiç bi zaman vermedi.biz çok büyüttük.sadece hani ekşi ye hakaret prim yapar mı boyutuna geliyor iş.burcu esmersoydan gözüktüğü üzere yapıyor.

Sir Douglas McGiven dedi ki...

haha orası öyle. kendi yağımızda :)

Adsız dedi ki...

ekşi sözlük, her kutsalın cesurca sorgulandığı, aslında türkiye'nin genel profiline çok aykırı bir oluşum. hiç esamesi bile okumayan grupların, bir şekilde kamuoyuna "ben de varım" dedikleri ve bir şekilde rahatladıkları bir yer.

fakat, esas olan şu ki, sözlük 10. yılında artık tıkanmaya başlamıştır ve bir takım enteresan tiplerin, çok aykırı başlık ve entryler girme ve dolayısıyla seviyeyi çok düşürme çabalarının pençesindedir. çok az kült yazarın dışında yazısı okunacak doğru-dürüst adam bulunamaz olmuştur ( 10000 yazar arasında zor elbette ).