15 Mayıs 2009 Cuma

İnsanoğlunun Yeryüzündeki Bilmem Kaç Yıllık Yürüyüşü


İki üç gün önceydi. İşte şu Beşiktaş – Fenerbahçe maçının olduğu gündü. Maçın başlamasına yarım saat falan kala burada çok şiddetli gök gürültüleri ve bilumum yıldırımlar silsilesi cereyan etmeye başladı. Burası dediğim yer de Kütahya bu arada. Ege bölgesinin küçük beslemesi gibi Kütahya. Her özelliğiyle İç Anadolu gibi olmasına rağmen ucundan Ege’ye sığınmış. Literatürde Ege’de gözüküyoruz. Her neyse, bu şiddetli yıldırımların şehirdeki televizyon kanallarının vericilerinin trafolarına düşmesinden mütevellit TRT hariç ulusal kanalların hiçbirine ulaşamaz hale geldik. İki gün önce birkaç münasebetsiz yıldırım düştüğü için televizyon yayınımız gitti, maçı izleyemedik ve biz 21inci yüzyıldaydık.

Ertesi gün televizyon yayını halen gelmemişti. TRT serisi hariç hiçbir kanal yoktu. Haliyle TRT’ye dadandım. Eurovision şarkı yarışmasının nostaljik görüntüleri yayınlanıyordu. 70ler 80ler 90lar falan çok acayip. Birbirinden vasat şarkılar, birbirinden berbat sahne şovları. Onları izlerken ben oturduğum yerde onların yerine utandım adeta. İyi ki günümüz müzik ve şov anlayışı değişmiş diye aklımdan geçirdim. Sonra bu senenin Eurovision şarkı yarışmasının yarı final yayınına geçtiler. Lakin 70lerden bugüne değişen hiçbir şey yoktu. Şarkılar eskisinden bile kötü ve aynı itici, yapmacık sahne şovları. Şov bile değil hatta dilim varmaz şov demeye. Bir takım sahne hareketleri diyorum o yüzden. Birkaç münasebetsiz yıldırım yüzünden televizyon yayını iki gündür yoktu, bu Eurovision denilen yarışmadaki kalite değişen toplum düzeniyle değişmemiş hatta daha da geriye gitmişti ve biz 21inci yüzyıldaydık.

Eurovision muhabbeti iyice beni bunalttıktan sonra kitap okuyayım bari dedim. “Kürk Mantolu Madonna” adlı kitabı aldım elime. Her şeyiyle mükemmel bir kitap. Daha önce de okumuştum şöyle bir altını çizdiğim yerlere bi bakayım dedim. Kitap olsa olsa 1940larda yazılmış. Bir adamın bir kadına olan inanılmaz bir aşkını anlatıyor ve adamın aşık olduğu kadın inanılmaz derecede tutarsız, anlaşılamaz, çözülemez bir karakter. Bir çok yakın davranıyor, bir çok uzak. Bir gün çok neşeli, öbür gün değil. 1940lardan bu yana kadınlar da değişen toplum düzeniyle değişmemiş olduğu yerde saymışlar. Birkaç münasebetsiz yıldırım yüzünden televizyon yayını iki buçuk gündür yoktu, bilmem kaç yıllık Eurovision tarihinde yıllar boyu bir arpa boyu ilerleme kaydedilememiş hatta muhtemelen geri bile gidilmişti, kadınlar 70 yıldır en ufak bir değişim göstermemiş hala anlaşılamaz bir o kadar karmaşıklardı ve biz 21inci yüzyıldaydık.

Şimdi yüksek affınıza sığınarak şunu demek istiyorum: “Değişen toplum düzenine ve modern topluma sokuyum. Nasıl bir değişim lan bu?”

2 yorum:

ksp dedi ki...

Değişim? Çok fazla şey bekliyorsun adamım.

"hayat "for" da dönen bir c programıdır"

Hakeem Olajuwan

Unknown dedi ki...

geçen spicoliyle 'Synecdoche,New York' isimli flimi izledikde sedürtüm kadın adama seni seviyorum diyo ardın çekip gidiyo adama neler yapıyo neler. kadınlar hiç değişmicek galiba ama benim bi umudum var istedikleri zman değişebiliceklerine dair :)müzikten umudum yok ama malasef