29 Mayıs 2009 Cuma

Paylaşmak İstedim - 9

Geçen gün pek muhterem kadim dostum Svetlin ile bir Telekom maçında da ha bir araya geldik. rakip bir önceki sene finalde karşılaştığı(mız) Fener- Ülker idi. Geçen sene seri 3-1 bitmişti biz de şanslı olarak TT nin kazandığı maçta bulunmuştuk. İşte o maç bizim için sadece bir maç değildi. Sosyal sınıf farkını gözlemlediğimiz, farklı bir habitatta ne kadar hayatta kalabileceğimiz konusunda fikir teatisinde bulunduğumuz, birbirimize zaman zaman destek olup, zaman zaman da birbirimizi (ağır) hakaretlerle eleştirdiğimiz, yıllarca anlatılacak,nesilden nesile aktarılacak 4 saatlik bir süreç, maratondu.

Öncelikle size biraz bilet sisteminden bahsedeyim. Biletler maçtan önce biletix ten satışa sunuluyor. Fakat biletler son derece az sayıda sunulduğundan bu tip Final maçlarında ulaşamadan bitiveriyor. Geriye iki seçenek kalıyor. İlki maçtan saatler(6 ila 8 saat) öncesinde salonun önüne gidip bilet kuyruğuna girmek ve (eğer) kalırsa bilet almak. İkinci seçenek ise "karaborsa". Türk Telekom'un doğal olarak genel bir taraftar kitlesi yok .Ankaralı basketbolsever de biraz seçici davranıyor. E yönetim de Ankaralı basketbolseverin keyfini bekleyecek değil ya. Zaten varolan bir taraftar kitlesine yöneliyor ki o da :Ankaragücü. Şimdi basketbol Dünya'da bir çok farklı sınıftan insanın takip ettiği,gönül verdiği bir spor olabilir.Fakat ülkemizde bu durum böyle değil.Genelde basketbol izleyicisi orta sınıf ağırlıklıdır. Varoşlarda ise tek gerçek spor futboldur. Ötesi ile ilgilenil(e)mez. Mazallah bir adam çıkıp Jimnastiğe falan gönül vermiş olsa, mahallede 5 dakikalık yol olan bakkala bile insan gibi gidemez. Türlü hakaretler ve aşağılanmalar eşliğinde geldiği bakkalda da pek hoş bir karşılama bulamaz. Hatta ticaret özgürlüğü kapsamında satıcı bu kişiye mal satmak istemediğini (ağır bir üslupla) beyan edebilir.

Peki TT yönetimi Ankaragücü taraftar kitlesini nasıl salona çekebilir : Yem atarak. Bu kitlenin başında duran amigo lakaplı adamlar genelde toplumda işsiz güçsüz diye tabir edilen asalak görünümlü kimselerdir. Halbuki işin aslı öyle değil. Bu adamların işi var : Bu. Rantçılık. TT yönetimi davetiye şeklinde bastırdığı ,hemen hemen bilet sayısının yüzde 50 sine karşılık gelen bir kısmı, her maç Ankaragücü kitlesinin belirli adamlarına maça adam getirmeleri karşılığında veriyor. Tabi bu biletlerin KDV! si bile olmadığı için fiyat konusu epey esnek. Koparabildiğine veriyor bileti.
Biz de bu final maçına ilk gittiğimizde karaborsayı bir yokladık. 10 liralık biletler kapılarını bize 30 dan açtılar. Bu olay şevkimizi kırsa da , o sırada kadim dostum Svetlin'in arkadaşının (o da bizle maça gelmişti) aklına çok parlak! bir fikir geldi :Ankaragücü taraftar kitlesinin bir neferi olmak. Şimdi yıllarca yüzüne bakmadığımız, yolda görünce yönümüzü değiştirdiğimiz, birazcık entellektüel gibi ortam yakaladığımız anda "Proletarya, Asalak" gibi sıfatlarla yaftaladığımız bu güruhun bir üyesi olma çabasına girmiştik. Her ne kadar bu adamların "eğitimsiz ve cahil" olduğu düşünülse de iş kendinden olanı tanımaya geldi mi kör olmadıkları aşikar. Ki kör olsalar bile koklayarak dahi bizim nasıl bir işin peşinde olduğumuzu anlayacak kapasitedeler.


Bizim gibi "iş peşinde" olan yüzlercesi de Ankaragücü nün hakiki taraftar kitlesinin arkasına yanına ve önüne katılarak arka kapıya yönelince büyük hayal kırıklığıyla karşılaştı. Çünkü kapılar kapalıydı. Maçın başlamasına yaklaşık 1 saat vardı ve kapılar kapalıydı. Çünkü normalde sayıları 100 ila 150 arasında değişen Ankaragüçlüler şimdi en az 500 600 e yükselmişti ve haklı olarak kapılar açılmıyordu. O esnada Svetlin'in arkadaşının aklına bir parlak! fikir daha geldi : Amigo ayarlamak. Şöyle gözüne kestirdiği bir adama gitti ve : "Böyleyken Böyle" dedi. Adam halden anlar gibi oldu ve "10 liraya sokarım" dedi. Sevindik."Tamam abi ne yapıcaz?" deyince “Siz şimdi burada bekleyin , içeri girerken ben sizi bulucam, biri sorarsa Gökhen Abi(Kesinlikle Gökhan değil) 'nin adamıyız biz deyin” dedi.Bizim gibi bekleyen yüzlercesi de galiba Namık, Hasen, Memet abilerinin adamlarıydı.

Dakikalar geçtikçe hakiki Ankaragücü taraftarlarından "Ulan normal sezonda nerdesiniz? Final maçı olunca yığılmışsınız, pez...ler" şeklinde tepkiler alınmaya başlandı. Tepkilerin şiddeti artarken hakiki Ankaragüçlülerin sayılarında gözle görünür bir azalış yaşanıyordu.Fakat bizim gibi Abi'lerin adamları sabit denebilecek boyutta idi.Bizim sınıftan bir kaç kişi öne yığılıp arada kaynamaya çalıştı.O esnada tespit edilen bir kaçı fiziksel şiddet uygulanılarak (Sırta sağlam bir tokat eşliğinde) sıradan uzaklaştırıldı. Bunun ardından bizde bir şaşkınlık ifadesi oldu.Öne yığılan bazı basketbol izleyicileri de kemerler ve atkılar eşliğinde(bkz. Kemerle Dövmek) geriye doğru itildiler. Eğer bir iki sıra önde olsaydık şu an hem bende hem de kadim dostum Svetlin de tarif edilemez kemer izleri kalmış olacaktı. Ara ara "Mavi - Beyaz Türk Telekom" "Akif, Akif ,Akif Üstündağ"(Rant sağlayan Türk Telekom yöneticisi), "P.ç, P.ç, P.ç Mirsad" şeklinde bir çok tezahürat yapsak da bir türlü Ankaragücü amigolarının kalplerine giden yolu yakalayamıyorduk.Ayrıca bizim Gökhen de ortalarda gözükmüyordu. Galiba bizim seçtiğimiz amigo tırt ve yancı bir amigoydu. Maçın başlamasına dakikalar kalmıştı ve ben daha fazla dayanamadım. Çok sevgili Svetlin' e dönerek "Ulan burada rezil olacağımıza bastırırım parayı karaborsaya, yürü lan " deyince o da ikna oldu ve öne doğru yöneldik.Svetlin'in parlak fikirli arkadaşı ise "Yok olum, ya ben burayı alırım, ya da burası beni" diyerek bir Fatih edasıyla orada kaldı.

Hakiki Ankaragücü Taraftarı!

Taraftar sıfatından müşteri sıfatına geçince kendimi rahatlamış hissettim.Artık ipler benim elimdeydi.Çünkü taraftar gömleği bana ne kadar bol gelse de müşteri gömleği ile bir harika gözüküyordum.Çünkü daha önce çok denemiştim bu gömleği.Hemen karaborsacıya yöneldik. Bilet fiyatlarında, son dakikalar olduğundan mütevellit, 5 tl düşüş yaşanmıştı."Abi öğrenciyiz abii, valla abii, hadi be abii," şeklinde biletleri 20 şer tl ye aldık ve karaborsacının yönlendirmesiyle sıranın en önüne geçip( daha doğrusu geçirilip) salondaki yerimizi aldık. Salon tıklım tıklım idi. Fakat nasıl bir şanssa bir amcanın yanında çok da iyi bir yerde 2 kişilik yer bize bakıyordu.Amcaya çaktığımız "boş mu" işaretine amcanın "olumlu" anlamındaki karşı işareti bizi sevince boğdu ve koşarak koltuklarımıza kavuştuk.

İlk periyot bittikten sonra Svetlin'in parlak fikirli arkadaşını Ankaragüçlülerin arasında tezahürat yaparken gördük.Maç sonu "nasıl girdin lan" şeklindeki sorumuza "Almıyorlardı, Demir parmaklıklara tırmanıp salladık, aldılar" şeklinde bir asker edasıyla cevap vermesi açıkçası gözlerimizi nemlendirmeye yetti.

Peki bu macera bize ne kazandırdı, bizden ne götürdü. Apple şirketinin Ceo su Steve Jobs, Stanford mezuniyet töreninde öğrencilere yaptığı konuşmada "Noktaları ileriye bakıp birleştiremezsiniz, ancak geriye dönüp baktığınızda bira anlam ifade eder" der. Yani bu olayın etkilerini hala çözümleyebilmiş değilim aslında. Belki bundan 10 yıl sonra, orada yaşananların analizini ve bana kattıklarını daha iyi anlamlandırabilirim. Şu an için sadece bir "anı".(Sonunda herkes gibi ben de hikayeden güzel çıkarımlar bekliyordum, ama bu kadar bağlayabildim, idare edin artık…)

8 yorum:

ziggytheking dedi ki...

Ben de rastgele bir Telekom-BJK maçına gittiğimde bu tribünden salona geçme "abileri" gördüğümde şaşırmıştım. 19 Mayıs'ın kale arkası neyse de Gecekondu'nun pota arkasında ne işi vardı?(Nasıl da entellektüel ortam yarattım yalnız!)

Seri Ankara'ya geri gelecek mi onu da yazaydınız keşke?

Spicoli dedi ki...

Tokadı yeseydiniz noktalar birleşirdi hemencecik derim. Heheh.

Demirbey dedi ki...

svetlin bursa-ankara arası dost ilişkilerini kullansaydı ya .ne pasif çocuk yahu

Spicoli dedi ki...

Haa babacım, bir de sen bunları bırak da, bütün tribünü ağzı açık bırakacak biçimde Seran Erdoğan'a bağıra bağıra kalaylayışından bahset.

ksp dedi ki...

Adam sayı atamadı ya. Hatta hepi topu 2 şut falan denedi.Ya ne yapacaktım çok bilinen bir söz vardır :Böyle... böyle...

alimurat dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
alimurat dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
alimurat dedi ki...

Ankaragücü taraftarının Telekom aşkı pek eskidir aslında.PTT zamanları, sarı-siyah formasıyla Alper smaçları vuruyor ısınırken yine, coşuyor Angaragüçlü.. Daha o efsane Eye of the Tiger girişli zamanlara çok var. Ptt Gs maçı. Köşede cefakar ve muzip Angaragücü taraftarı GS guardı Levent buraya yumruk havaya şeklinde nazik bir davet yapıyor Topsakal'a. Dışarıdan hangi takımı tuttuğu anlaşılması muhtemel olmayan kitlenin davetine icap etme nezaketiyle köşeye koşuyor ama daha ilk yumruk sallanmadan şakacı gençler ellerini bilekten sallamak suretiyle Levent'i 'Aaaaaaallllllllllllll! ' diyerek selamlıyor.Levo şaşkın, herkes şaşkın, Angaragüçlü gururlu. Heyyy gidi....