4 Haziran 2009 Perşembe

Ustalara Saygı Kuşağı - 7

Goran Ivanisevic - Mr. Ace

Çoktandır bu seriyi unutmuştuk. Roland Garros izlerken aklıma geldi Ivanisevic. En sevdiğimi tenisçidir bugüne kadar. Acayip servis atardı, zaten lakabından da belli ne acayip attığı. Hatta kendisi hakkında şöyle bir yorumu var; "In every game I play there are three players in me that could surface anytime, Good Goran, Bad Goran, Crazy Goran! They can all serve aces."

2001 yılında hiç unutmam o zamanlar ne bilgisayar bilirdik ne de İnternet. Yazın sıcak günlerinde öğlen saatleri geçmek bilmezdi. Televizyonda da izleyecek bişey olmadığından kardeşimle TRT 3'de sanırım Avni Küpeli'nin sesinden Wimbledon tenis turnuvası izlerdik. İşte o zamanlar Goran Ivanisevic efsanesiyle tanıştım ilk kez. Otun tekniği, bilgisi yüksek değildi üst düzey tenisçilere böre fakat o inanılmaz servisler beni benden almaya yetmişti. Rakibi servisi geri çevirse puanı alacağını bilirdi büyük ihtimalle ama çeviremezdi işte çoğu zaman. Hatta topa müdahele edemediği bile olurdu çok defa.

2001 Wimbledon şampiyonluğu hariç büyük bir Grand Slam kazanmamış Goran. Wimbledon'da 4 final oynamış birisini Andre Agassi'ye, diğer ikisine de bir başka efsane Pete Sampras'a kaybetmiş. 92'de ilk kez finae çıktığında rakibi Agassi. İki oyuncu da ilk kez finale çıkmış kariyerinde. 5 setlik inanılmaz bir maç sonrası Agassi şampiyon olur fakat Goran o turnuvada toplamda 239 ace ile turnuva rekoruna kırarken, Agassi'nin toplam turnuvada attığı ace sayısı olan 37'yi sadece finaldeki 39 ace ile geride bırakır. Hatta şöyledir ki Agassi artık servis kıramayacağını anladıktan sonra ilk kez servis kırdığında ağlamaklı olur.

Ondan sonraki finalinde ise rakip Sampras'dır artık 94'de. 7-6 biten ilk iki set sonrası moral olara çöken Goran sonraki seti de 6-0 kaybeder ve yine ikincilik tabağına mahkum olur. 98'de yine final ve yine rakip Sampras olur Goran için. Rakibine bu kez 5 sette boyun eğen Goran için artık Wimbledon bir saplantı haline gelmiştir. Her seferinde finale kadar gelip ikincilik tabağını almak zorunda kaldıktan sonra Goran 2001'de ev sahibi Tim Henman'la yaptıkları ve yağmur yüzünden 3 gün süren inanılmaz maç sonrası şöyle diyor; "Wimbledon'da yeniden final oynayabilirim, fakat bu sefer o lanet ikincilik tabağını almayacağım." Bu müthiş yarı finalden sonra finalde de 5 setlik bir maç sonrası Patrick Rafter'i mağlup ederek ilk ve tek şampiyonluğuna ulaşır. Goran Ivanisevic o yıl turnuvaya katılma hakkı elde edemez normal
şartlarda, çünkü dünya sıralamasında 125. sıradadır ve turnuvaya wild vard hakkı ile özel olarak davet edilir. Tarihte Wild Card ile katılıp bu turnuvayı kazanan tek sporcudur aynı zamanda.

Wimbledon'u kazanan Goran'ı ülkesi Hırvatistan'da yüzbinlerce insan karşılar. O da bu insanların karşısına bir başka Hırvat efsanesi Drazen Petrovic formasıyla çıkar ve bu şampiyonluğu ona adar. Bir başka efsane Hırvat futbolcu Zvanimir Boban ise Goran'ı yaşayan en büyük Hırvat ilan eder. Basketbol efsanelerinden Dino Radja ise bu zaferin 89'daki Avrupa şampiyonluğundan bile daha değerli olduğunu belirtmiş Hırvatistan için. Gerçekten Hırvatistan ve Goran Ivanisevic için büyük bir zaferdir Wimbledon.

Ivanisevic daha sonra bir kaç kez daha Wimbledon'a katılsa da gerek sakatlıklar gerekse de arada askerlik görevini yerine getirdiğinden formunu yakalayamaz ve ilk turlarda veda eder turnuvaya. Fakat bugün bile herkes onu inanılmaz servisleri ve 2001'de Cinderella hikayesiyle hatırlamaktadır.


Ivanisevic tenis dışında futbol ve basketbol da oynamıştır kısa da olsa. 2001'de Hajduk Split için mücadele etmiş kısa süreliğine. 98'de Hırvat milli takımının uluslarası yıldızlar karması ile yaptığı maçta da forma giymiş. Ve son olarak da 2002'de Boban'ın jübile maçında Boban'ın yerine oyuna girerek attığı golle maçı beraberliğe götürür. Büyük oyuncuydu, şimdi izleyince her gün biraz daha özlüyorum bu adamın maçlarını, servislerini...

Hiç yorum yok: