Arada bir çok canım sıkılıyor. Yani sıkılıyor dediysem hakkaten sıkılıyor. Bir anda gelen bir his bu. Arkadaş ortamında olsun, evde tek başıma otururken olsun, film izlerken olsun hatta uyurken bile sıkılıyorum rüyamda bazen. Bu akşam da bir ara çok canım sıkıldı ve ben üşenmeden bir tarafta dişleri telli sürekli ezilen bir takım kızların olduğu diğer tarafta ise son derece havalı ve popüler kızların olduğu “amerikan lisesi” temalı bir film izledim. Hani film boyunca ezilen ama filmin sonunda açılıp saçılıp herkese “ananı avradını” dedirten kızların olduğu film. Esas ve popüler oğlanla tırt görünümlü ama içinde sonsuz cevher barındıran kızın öpüşmesiyle biten film. İçinde sonsuz tane klişe içeren film. Klişeleri severim izledim. Drew Barrymore oynuyordu izledim. Çok şeker birisi.
“Klişe” denen şey çok garip. Sadece filmler için de değil bu. Gün içinde aynı muhabbete milyon kere tanık oluyorum yetmiyor bi de dahil oluyorum mesela. Gün geçmiyor ki sigara içenlerin olduğu bir ortamda “abi şu sigaraya verdiğim parayla şimdiye araba aldıydım” muhabbeti yapılmasın. Akabinde herkesin gaza gelip bir takım hesaplara dalıp bu kaybettikleri küçük serveti falan hesaplamaları hangimizin başına gelmiyor ki a dostlar. Hangi ortamda o paranın ardından ağıtlar yakılıp sonra birer sigara yakılmıyor ki?
Ya da mesela burada çok klişe başka bir muhabbet daha vardır. Burada dediğim benim okuduğum yerde yani Afyon'da. Küçük bir şehir burası ve hiç bar olayı falan yok burada. Bu memlekette ne zaman bir kız ve bir erkek tanışıp azıcık muhabbete sarsa ilerleyen dakikalarda muhabbetin geldiği nokta hep aynıdır. “Ya burada da hiç eğlenecek yer yok, şöyle güzel bi mekan olsa içip içip dağıtsak falan ne süper olur”. Bu cümle mutlaka sarfedilir. En gotiğinden en tikisine, en punk'ından en tırtına hiç şaşmaz bu. Hatta ev arkadaşımla geliştirdiğimiz teoriye göre bu cümleyi ilk sarfedenin karşıdakine yazdığı kanısına da vardık. Veriler tutuyor şimdilik. Hadi hayırlısı.
Gene de severim klişeleri. Başından sonu belli olan filme “çok klişe abi yeeaa” demeyi severim. Sonu şaşırtıcı olan böyle hiç beklenmedik şekilde biten filme de “abi hep böyle yapıyorlar artık son zamanlarda, klişe yeeaa bu da” demeyi de severim. Yüz kere aynı muhabetleri yapmayı severim, sonra bir de bunları yapan hep başkalarıymış gibi yapıp sağda solda klişe tespitçiliği oynayarak bu işten ekmek yemeyi de severim. Sonuç olarak yine de “Drew Barrymore” dünyanın en şeker insanı olabilir.
1 yorum:
Ne spoiler veriyon olm ne spoiler veriyon. Dün gece ayni filmin tekrarina denk geldim ben de gece gec saatlerde. Bütün sevkim kirildi sonunu bildigim icin.
Filmdeki zenci dayinin Prison Break son sezondaki duygusuz manyak katil oldugunu inanmami da beklemeyin benden.
Bir de Drew Barrymore hakkaten dünyanin en seker insani olabilir.
Yorum Gönder