Pazar gününün ardından Pazartesiyi boş geçtiğim festivale, Salı günü 2 filmle devam ettim. 11 seansında Yeni Rüya'da Fin yapımı Üç Bilge Adam'ı izledim. Finlandiya'da bir Noel gecesinde geçen film erkekler üzerine çarpıcı bir hikaye. Henüz birkaç saat içinde birbirinden travmatik olaylar yaşamış çok eski 3 arkadaşın yolları tesadüf eseri kesişir. Bu Noel'de yapacak daha iyi bir şeyi ya da Noel'i birlikte geçirecek kimseleri olmayan bu 3 eski arkadaş birbirlerine sığınırlar ve bir karaoke barına zoraki de olsa girerler. Gece boyunca burada birçok olay yaşanır. Etkileyici bir konusu olan film epey de sarsıcı. Film daha açılış sahnesinde insanı etkilemeye başlıyor ve kahramanlarımızın travmalarına bir bir şahit oluyoruz. Birbirlerini bulmalarından sonra barda geçen bölümde ise yaşamlarında birer yol ayrımına gelmiş karakterlerimiz yaşadıkları ve hayattan çıkardıkları üzerine yaptıkları konuşmalarda etkileyici bir bölüm sunuyorlar. Bu esnada sırasıyla bomboş barda sahneye çıkıp karaoke yapmaları ise filme ayrıca tat veren unsurlardan. Bu sahnelerden birinde süpriz biçimde bara giren kadını oynayan Irina Björklund ise Finlandiya'nın en ünlü aktrislerinden. Sahne gereği bara beklenmedik bir kadın girmesine şaşıran oyuncular çekimler sırasında gerçekten şaşırmışlar çünkü yönetmen dışında kimsenin Irina'nın filmde rol alacağından haberi yokmuş. Oyunculuklar gayet başarılı. Irina da ayrıca çok güzel belirtmeden geçmeyelim. Baştan sona erkeklerin hataları, başarısızlıkları ve duyguları hakkında etkileyici şeyler söyleyen film gayet başarılıydı. Filmde tek zayıf bulduğum yan ise film boyunca sarsıcı biçimde ilerleyen öykünün sonunda aynı ölçüde sarsıcı bir sona ulaşması beklentisini karşılamıyor oluşu. Yine de toplamda çok beğendiğim, iyi ki görmüşüm dediğim bir film oldu. İzlemeyenlere muhakkak tavsiye ederim.
Saat 16'da ise yine Yeni Rüya'da Appaloosa'yı izledim. Ed Harris'in hem başrolde oynadığı hem de yönetmeni olduğu filmde Viggo Mortensen, Jeremy Irons ve Renee Zellweger de kadrodaki isimler. Ed Harris'i severim, yönetmen olarak da temiz bir iş çıkarmış. Viggo Mortensen etkileyici bir performans gösteriyor yine filmde. Hidalgo'dan sonra bu filmle de westernler için iyi bir seçim olacağını gösteriyor kesinlikle. Film daha çok karakter temalı. Güzel sahneler de var içinde, sonuna kadar ilgiyle izletiyor kendini. Yine de mükemmel denemez, türe yeni bir şey katmamış. Yıllardan beri birlikte kasaba kasaba gezip asayişi sağlayan 2 adamın hikayesi. Beklenmedik biçimde hayatlarına bir kadın giriyor ve işler sarpa sarıyor. İzlediğime pişman mıyım, hayır. İzlemesem bir şey kaybeder miydim, yine hayır. İdare eder kısaca.
Festival notlarına ilerleyen günlerde devam edicem. İyi seyirler.
2 yorum:
3 bilge adamı aynı seansta izlemişiz anlaşılan.. önden 2. sırada oturan bonus kafalı kişi isen, altyazısı katledilen ben tarafından oldukça küfür yedin, hbaerin ola, deilsen bu satırları es geç:)
3 bilge adamda ısrarcı idim, beklentimi fazla tuttugumdan herhalde filme hacito gibi ısınamadım.. belki 30 yıl sonra:)
ama appaloosa filmine diyeceğim kötü bi söz yok. klasik kovboy filmlerinin yanında bir de kadın teması eklenince çok tatlı bir film olmuş. bilmem okunmuş mudur ama yazımda da değinmiştim bu filme..
bi bakıver kısaca:)
http://sigarayaniklari.blogspot.com/2009/04/festival-gunlukleri.html
Hahah, yok o bonus ben deildim. Balkonda en öndeydim, yayıla yayıla izledik. Senin yazıyı da okudum zaten hemen filmden gelince. Sizin yazıları keyifle okuyorum. Elinize sağlık yeri gelmişken.
Yorum Gönder