24 Şubat 2010 Çarşamba

Mew

Mew, bugüne kadar gördüğüm en uzun albüm adına sahip olan grup olabilir. Öncelikle ondan bahsedeyim. Albümün adı; "no more stories are told today, i'm sorry they washed away." Albümün adı tam olarak bu evet. Ama bakmayın çok güzel bi albüm yapmışlar. Birkaç yerde görüp merak ettim ve bu albümle bi deneme sürüşü yapalım dedim ve fazla sürmeden tüm albümleri edinmeye karar verdim. Edinmek derken de yanlış anlaşılmasın, warez sağolsun heh heh. Yaptıkları müziğe gelince nasıl tanımlayacağımı tam olarak bilmiyorum, huzur verici, dinlendirici bir müzik en basit haliyle. Henüz diskografiye tam anlamıyla hakim olamadığımdan şu şarkıyı kesin dinleyin diyemicem ama albümü bi dinleyin, devamını edineceğinize şüphem yok. Sadece bu albüm de değil tabi toplam da 5 albümleri varmış.

Günün birinde yollarının ülkemize düşmesi ümidiyle.

22 Şubat 2010 Pazartesi

Ramiz Dayı Bursasporluymuş...

Ramiz Dayı'nın bu haftaki oyunu da Fenerbahçe'nin 2-0 öne geçmesine izin vermek, Guiza ile Fenerbahçe taraftarının arasını bozmak ve son dakikada maçı almakmış. Bu hafta Ezel yoktu, Bursaspor vardı kardeşş!


20 Şubat 2010 Cumartesi

Wild Roses


Ne güzel abimişsin sen Nick. Dinle dinle doyamadım.

17 Şubat 2010 Çarşamba

Kıza Film



- Abi kıza film değil, kısa film...

Dip not: Bu projeyi gerçekleştirirken bana büyük! destek olan anneme çok teşekkürler. Zira çekimler esnasında aramızda şöyle bir diyalog geçmiştir:

Annem : Napıyon sen?
Ben: Film çekiyom.
Annem: Bu dağınıklıkta film mi çekilir?
Ben: ....

10 Şubat 2010 Çarşamba

Haftanın Filmine Kısa Bir Bakış-27


Woody Allen üstaddır. Saygıda kusur etmeyiz.Fakat ma cherié nin üstada olan aşırı sevgisi beni tedirgin ediyor dostlarım. Woody Allen da sağlam ayakakbı değil.75 yaşına falan bakmayıp kendi evlatlığına sarkan adamdan her şey beklenir. Neyse benim asıl anlatmak istediğim şey başka tabi ki. Bir Woody Allen filmi : Zelig.

Filmde Woody Allen Leonard Zelig isimli fantastik bir kişiliği canlandırıyor. 1920 lerin bir fenomeni olarak sunulan bu hayali kişiliğin özelliği ise şu: O bir insan bukalemun. Evet,Zelig girdiği her ortamda baskın olan kişiliklerin özelliklerini aynen alıyor,hatta onların şekillerine bürünüyor. imdb de filmin anahtar sözcüklerine tıklarsanız Nazi,Yahudi,Vatikan,Uçak Kaçırma,Beyzbol vs gibi bir çok birbiriyle alakasız kelime görebilirsiniz.Varın hikayenin tamamını siz hesap edin.

1983 yılında gösterime giren bu absürd hikaye ile Woody Allen,Leonard Zelig'in hayatının üstünden çok geniş bir modern toplum eleştirisi yapıyor. Zelig'in hayatı hakkında bir belgesel şeklinde olan bu filmde de Mia Farrow ,Allen'ı yalnız bırakmıyor. (bkz. Bir Woody Allen Klasiği)

Kısacası şiddetle tavsiye edeceğim,çok zekice ve ince eleştirilerle sizi çok şiddetli gülmelere gark ettirecek bomba gibi bir film ; Zelig. Bir okuyucu yorumuyla hem yazıyı bitireyim hem de durumu özetleyeyim :" Woody Strikes Back"

Şimdiden iyi seyirler.

Dip not: sukullaci ye sevgilerle.(Bu arada, naptın lan geçtin mi?)

9 Şubat 2010 Salı

Haftanın Müzik Listesi-43


Haftanın Müzik Listesi-42 nin yayın tarihinin 15 Kasım olduğunu görünce dibim düştü. Yani bu süre zarfında yaklaşık 21 milyon insan ölmüş. Yani en azından 15 Aralık 'ta bir liste yapsaydık kabaca 16 milyon insan daha bu listeden faydalanabilirdi. Kısacası suçluyuz. Birazdan yapacağım liste bu suçumuzu hafifletmeyecek ama en azından gelecek nesillere bir umut ışığı olacak, spicoli'nin suratına bir tokat gibi çarpacak. (sahi bi spicoli vardı,noldu?)

En iyisi fazla uzatmadan Vakit gazetesi tonlamasıyla vereyim listeyi :İŞTE O ŞARKILAR!

Monochrome- Yann Tiersen

Des Armes - Noir Desir

House of the Rising Sun - Bob Dylan

Mr. Crowley- Ozzy Osbourne

Always Somewhere - Scorpions

Liste sizi Monochrome'la boşluğa itecek,Des Armes la devam ederseniz o boşlukta dayak yemişe döneceksiniz, House of The Rising Sun la da üstünüze toprağı örtecekler.

Son anda Ozzy den uzanan yardım eliyle üzerinizdeki ölü toprağını atmaya çalışsanız da Always Somewhere le Scorpion o eli de kesecek.

İyi dinlemeler..

7 Şubat 2010 Pazar

Only Absence Near Me!


Tatilimin son bir haftasına giriyorum.İlk hafta yorgunluk atıyorum diye sevinirken son hafta hiç bir şey yapmadığım için dertleniyorum.İnsan da garip bir varlık.

Peki bu boşluk duygusundan kurtulmanın bir yolu var mı? Sevdiğim kadın TV yi kapatmamı önerdi.Yaptım. 3 dk 29 saniye sonra babam gelip yine açtı.(uydu kapanınca TV nin karıncalı kanal üzerindeki geri sayım saati sayesinde kesin süreyi biliyorum)Ayrıca, Aile hayatının TV çevresinde döndüğü tespitinde de bulundu.Haklı da.

Peki TV yi kapattık, bu kez ne yapacağız? Ma Cherié,bu kez de kitap oku ya da film izle diyor.Haklı da.Fakat bu insan da çok tembel bir varlık.

Aslında tatil boyunca 9-10 film izledim. İzlenimlerimi paylaşıcağım ilerleyen yazılarda(Evet ilerleyen yazılar olacak) Yine de çok daha iyi değerlendirilebilirdi bu tatil.Bir de benim 3 hafta tatilim varken , tıp fakülteleri öğrencilerine ve doğal olarak "sevdiceğime" 2 gün tatil vermesi dengeleri değiştirdi. Bir zamanlar burayı yorumlarıyla süsleyen "Küçük B.B" rumuzlu çok sevgili arkadaşın "3 günlük dünyada 3 gün tatil yeter" gibi bir yorumu da vardı ama bu şekilde kendini ve "geleceğin doktorlarını" kurtarması zor.

Geleceğin doktorları demişken buradan sedürt e sesleniyorum: " O ne biçim dekan lan,!" Ben bizim dekanın adını bile bilmiyorum.

Bir de futbol meselesi var.Eve gelince babam sayesinde gündemime tek kelimeyle futbol oturuyor. Artık o kadar ileriye gittim ki TRT 1 de Hakan Şükür le Ömer Üründül'ün saçma sapan yorumlarını bile dinledim. İzlerken farkedemiyorsun,fakat sonra düşününce herkes aynı şeyi diyor lan! TV yle futbol birleşirse oraya çakılıyorsun.Mümkünse TV açıksa bile futboldan kaçının.

" Chliché " sözcüğünü yazmayı da kullanmayı da seviyorum. Tam Türkçe karşılığı da " Beylik Laflar" O da güzel. Bir romanda görürsem tebessüm ederim.

Gelelim roman işine.Zorba'yı okuyun. Tavsiye ederim. Anlatımı akıcı, hikayesi güzel, karakterleri etkileyici. Ayrıca çok iyi bir felsefi temele de oturtulmuş, yani üstünde uzun süre düşünebilirsiniz. Bir kitaptan ne beklerseniz hepsini veriyor kısaca.( Tekrar teşekkürler M.)

Benim canım film izlemek istiyor diyenlere de "In the mood for love" ı tavsiye ederim.Orijinal adı da " Fa yeung nin wa". Aşk filmi izlemek istiyorsunuz fakat "chliché " den , klasik hikayelerden ve göz çıkaran fedakarlıklardan uzak mı durmak istiyorsunuz. Bu film bu isteğinize cevap niteliğinde.Çok sevgili bir insanın yorumuyla "İncecik,kırılacak gibi çok naif ve saf bir aşk hikayesi" Mükemmel geçişleri ve inanılmaz etkileyici müziğiyle film üstünüzden bir ilkbahar meltemi gibi akacak. (bkz. Beylik Laflar) Ama gerçekten de öyle.

Son olarak , bu yazıda adından çok bahsettiğim okendinibiliyor a bir mesaj: " BAOIENKĞNAAISÇŞM ". Herkese iyi geceler.

Dip not : "Bu yazıyı bir de ACDC den 'Back in Black' le birlikte okuyun."