5 Şubat 2011 Cumartesi

If

What if there was no time?
And no reason or rhyme?

Fiyatlar yine tuzlu, çok iyi filmler yine var, ama bu çok iyi filmler -büyük çoğunlukla- yine vizyon görecek filmler. Onun dışındaki filmler sanki 'keşif' ten ziyade 'mayınlı bölge' gibi. Biletler 7'sine kadar ön satışta %10 indirimli. Detaylar da şurada ve şurada.

4 Şubat 2011 Cuma

Bat Dünya Bat-2

Burada sadece yerliler yoktu tabi. Kendisi gibi başka hak sahipleri de vardı. Onlar da aynı sebeplerle aynı kağıtlarla buraya yollanmışlardı. Fakat durumları birbirlerinden farklıydı. Kimisi yaşadığı hayattan memnundu ve burayı benimsemişti. Burayı bir basamak olarak görenler, burayı değerlendirenler de vardı. Kimisi de uyandığı her gün şikayet ediyor, her yeni güne küfürle başlıyordu.

Bir de onun gibiler vardı. Onun gibilerin en önemli özellikleri kararsızlıklarıydı. Ne burayı çok seviyor, ne de nefret ediyordu. Bazen burada geçireceği yılları değerlendirip, daha iyi bir yolculuğa daha kutlu bir "hakediş" e ulaşmak istiyor fakat kendisinde bu kararlılığı ve özveriyi bir türlü bulamıyordu.

Kendisinin hangi türe gireceğini seçemedi. Ama buradaki ilk yılında kurduğu o derme çatma baraka onun kaderini şekillendirdi. Çünkü burada geçirdiği bütün yıllar boyunca o "geçici" mekan, geçici adını koruyacak fakat o orayı hiç terketmeyecekti. Önce o barakada yaşayan bir insana, sonra da barakanın ta kendisine dönüşene kadar bu böyle devam edecek, sona yaklaştığında ise o barakaya öyle bir bağlanacaktı ki ; ondan ölesiye nefret etmesine rağmen ona gelebilecek en ufak bir zararı düşünmesi bile onu çıldırtacaktı.
Fakat önce Oblomov la tanışması gerekiyordu...

Bat Dünya Bat-1

2 Şubat 2011 Çarşamba

Bat Dünya Bat-1

Buraya ilk geldiğinde her şey onun için çok net ve berraktı. Burada yeni bir dünya kuracak, seçtiği bu yolu anlamlandıracaktı. Çok uzun ve zorlu bir yoldu geliş yolu. Yorulmuştu. Dinlenmesi gerekiyordu. O yüzden hemen çalışmaya başlamadı. Yerlilerle biraz zaman geçirip dillerini öğrenmek istiyordu. Fakat kalacak bir yere ihtiyacı vardı. Kendine geçici bir baraka yaptı. Derme çatma… Nasıl olsa geçiciydi o yüzden çok uğraşmadı bu iş için. Fakat bu, tembelliğinin ve ataletinin başlangıcı oldu. Burada geçireceği yılların ve umutlarının da sonu.
Önce yerlileri küçümsedi. Dilleri çok zor değildi. Kolay öğrendi. Ama bu küçümseme üstündeki ataleti daha da artırdı. Kendisinin her şeyi,ama her şeyi, kendisi istediği sürece başarabileceğine inanıyordu. Tıpkı “Düşüş” teki Jean Baptiste Clamence gibi, eğer eğitimini alırsa en iyi tenis oyuncularını bile yenebileceğini, hatta daha da ileri giderek istediği her enstrümanı çalabileceğini düşünüyordu. Fakat o zamanlar henüz Camus yla tanışmamıştı. Olric de yoktu hayatında. Sadece elinde bir belge ve boş umutları vardı. “Burası senin” “Hak ettin” demişlerdi. O da gerçekten hak ettiğini sanmış ve bu hak edişin değerli olduğunu düşünmüştü. Hatta her şeyden daha değerli…