Böyle güzel bir serimiz de varmış bizim, şimdi birazdan yazacaklarımı düşününce fark ettim. Gerçi daha çok Sedat'ın köşesi gibi olmuş ama katkıda bulunma sırası bana gelmiş demek ki. Voodoo girl gibi olayları derinlemesine ve detaylı analiz edemem tabii ama bunu insanlığa açıklamam gerek.
Şimdi iki insan düşünün, karşılaşıyorlar ve arkadaş vasıtasıyla tanışıyorlar falan. Daha sonra tabii ki iki insan arasındaki samimiyet çeşitli vasıtalar aracılığıyla ilerliyor. Daha sonra da "aa görüşelim, şöyle yapalım böyle edelim" şeklinde gelişiyor olaylar. Hatta bunun için Ankara-İstanbul yolculuğu planı yapılıyor, ortak müzik zevkleri sayesinde konser planı yapılıyor. Konser biletleri alınıyor, herşey öncesinden ayarlanıyor yani. Bu arada olayın kahramanıyım tabii bu hikayede.
İşte bu sırada konser saati ve gününün Manchester United-Bursaspor maçı ile çakıştığını fark ediyorum ama diyorum artık bi kere söz verdik, geri dönülmez. Zaten bugüne kadar hep maçları izledim de ne oldu, bir kere de başka bişey için maçı satayım diyorum. Öyle de yapıyorum. Oluşan samimiyete de güvenerek rahatlıkla bu kararı alıyorum. Konser sırasında da "sadece konseri dinlemeye gelmiş ne biçim herif" tepkisi almamak için resmen konseri de satıyorum. Zaten konser de pek güzel değildi. Pink Floyd tribute konserinde nasıl bir Comfortably Numb, Shine on You Crazy Diamond çalınmaz anlamadım. Rezalet. Neyse efendim ertesi güne sözler veriliyor, planlar yapılıyor ama o vakit gelince "yaa benim gitmem lazım" diyerek satışlara geliyorum. Ondan sonraki günse geçen hafta arkadaşıma sözüm vardı diyerek tüm gün satışa geliyorum. Ben kalkıp Ankara'dan gelmişim ve bu planlar 3 hafta öncesinden yapılıyor ama o gün için arkadaşa söz verilmiş nasılsa. Bunu da anlayamıyorum. Ertesi günse "oo bugün boşum tüm gün" diye yeniden plan yapılıyor ama 3 saat içinde tekrar laf gitmem lazımlara geliyor. Artık burada olayın vehameti anlaşılıyor. Yarın napıyoruz sorusuna ben dönüyorum yarın diye cevap veriliyor burda. Ondan sonrası da malum zaten, yolculuk falan filan.
Peki burda benim çıkardığım ve insanlığın görmesini istediğim ana fikir nedir; bir kız için kendi planlarınızı bozmayın. Ben o gece hayatımda belki de bir kez tanık olabileceğim Old Trafford'da Bursaspor'u izleme duygusunu geri tepmiş oldum ve karşılığında ne oldu? Piç olan konseri ve diğer olayları saymıyorum zaten. Neyse ki hatamı çabuk anlayıp Bursaspor'un Ankara'daki maçına yetişmiş oldum ve derbiyi de kaçırmadım ayrıca. Kendi kendimi affettim bunu başararak. Demem o ki, belki bir maç belki başka bişey bilmiyorum ama bu işler için satmaya değecek şeyler değilmiş bunu gördüm. Bu yazıyı da bizim Sedat kadar güzel yazamadım zaten bari onun gibi bitirmeye çalışayım;
Hayat bir kutu çikolata gibidir fakat bazen kutudan çikolata yerine pişmaniye de çıkabilir.