11 Ağustos 2009 Salı

Hayat Üzerine


Bazen insan hiç girmek istemediği ortamlara girebiliyor. Geçenlerde ortak bir arkadaşımızdan mütevellit, normalde muhatap dahi olmayacağım bir adamla aynı masada oturmak zorunda kaldım.

Yemek yemek için güzel gibi bir kebapçıya oturmuştuk. Aklımda havadan, sudan, okuldan falan bahsedip günü kurtarmak vardı. Lakin hesaba katmadığım bir şey vardı. Bu adam çok fazla konuşuyordu ve hiçbir şey anlatmıyordu. Tanrım biliyorum farklılık olsun diye çeşit çeşit insan yarattın, ama bazıları çok baştan savma olmuş, söyleyeyim dedim.

Şimdi size tam olarak ortamın ambiyansını aktaracağım. Oturduğumuz yer çalışan klimaya rağmen oldukça sıcaktı, arkaplanda Serdar Ortaç çalıyordu, televizyonda akıllı tivi açıktı, karnım açtı, yemeğim gelmemişti ve karşımdaki adam konuşup duruyordu. Böyle bir durumda masamdan doğrulup adamın ağzına elimin tersiyle bir tane vursam bence kimse “neden yaptın” demezdi.

Adam Türkmen kökenli oluşundan girdi, en son hatırladığım Türkmen köylerinden bahsediyordu. Bana deseler “sed, 21 yıllık ömrünü en ince ayrıntısna kadar anlat” diye, yine de bu kadar uzatamazdım heralde. Sonra zaten hepten kopmuşum ben olaydan. Bilincim kafatasımı terketmiş.

Tüm bunlar cereyan ederken bir mahalle maçında çocuklar şutun gol olup olmadığını tartışıyor, bir üniversite öğrencisi “abi yeter artık bu sene piç takılıcam, bir sürü kızla takılıcam” şeklindeki kararını insanlığın kaderini değiştiricek bir icat yapmışcasına coşkuyla arkadaşına açıklıyor, bir kız ise “benim aradığım insanda tip önemli değil, güvenebileceğim ve aynı zamanda eğlenebileceğim birini arıyorum” şeklinde haybeden sallıyordu. Mahalle maçındaki kavga, golü yediği iddia edilen takımdan bir oyuncunun “tamam len gol olsun” demesinin hemen akabinde karşı takım oyuncularının “adamın diyo olm” teziyle sona erecek, üniversite öğrencisi çocuk hiçbir zaman piç takılamayacak ve gene sap gezecek, kız ise hem güvenip hem eğlendiği yakışıklı olmayan erkeği “ben seni arkadaş olarak görüyorum” diyerek reddecekti.

Ben ise tam bu anda, adamın Türkmenler üzerine yaptığı sıkıcılığın son haddindeki konuşma esnasında, çok uzaklardaki bir grup insanı düşünüyordum. 18 kişilik kadrosu ve teknik heyetiyle beraber Galatasaray kafilesine konsantre olmuştum. Yapacağımız ver kaçları, atacağımız golleri, kaldıracağımız kupaları düşünürken masadaki ortak arkadaşımız bana seslendi: “sed neden konuşmuyorsun, ne düşünüyorsun?”, “Hiç” dedim, “Hayat üzerine”.

5 yorum:

isme gerek duyacak bi yorum yapmadım dedi ki...

Kimi arkadaşlar vardır,sıradan bir kutuyu çikolata ile doldurup dilden dile anlatılan olaylara sebep olurlar
kimi arkadaşlar vardır insanı yaşamdan soğuturlar.
değerimi anla olum

ksp dedi ki...

O çok konuşan arkadaşa Oldboy u tavsiye etseydin...

sedürt dedi ki...

o aklıma gelmedi bak. annem çağırıyo eve giderken yoğurt almam lazımmış dedim onun yerine

ksp dedi ki...

O da iyi.Tecrübeyle sabittir etkili bir yöntem :D

Adsız dedi ki...

tanrım bu kadar çok insan grubunun hitap ettiği bi kişilik olunca iki taraf birbirinden sıkılabiliyo peki ama benim suçum ne o hikayeyi sevmiştim..