"Matbaada ruhlarını kazanmadıkça anlamlı bulmuyorum kelimeleri. Kağıt kokusu olmayınca suni geliyor harfler bana... Bedenleri olduğunu inkar edemem. Lakin ruhsuzlar... Böyle oluncada çürüyüp gidiyorlar.
Bloglar yapaylaştırıyor sözcükleri. Hissizleştiriyor. Acımasızlaştırıyor. Yepyeni anlamlar yüklüyor her birine... Ve ben her anlamaya çalıştığımda şekil değiştiriyorlar. Kandırılıyorum... Belki de yeterince saygı göstermiyorum onlara. Pek de önemli değillermiş gibi üstünkörü okuyup geçiyorum. Bir yazar için tehlikeli değil mi sizce? Durun hemen kendimi bi halt sandığım yok... Lakin düşünmeden edemiyorum Dostoyevski, Steinbeck, Dickens blog yazsaydı ne olurdu? Raskolnikov ile bilgisayar ekranlarında tanışsaydık; yine de öldürür müydü o tefeci kadını...
Anlaşılır olmaya çalıştıkça bayağılaştığımın farkındayım. Kızmayın lütfen. Hepsi bu yapay sözcükler yüzünden. Kocaman kocaman anlamlar yüklüyorum üstlerine. Kaldıramıyorlar. Kalıbının adamı değiller. Bilhassa İzbandut gibi olanları seçiyorum. Yine de olmuyor. Ufak bi esintide savruluyorlar etrafa... Devasa bir balon gibi... Bir muzır çıkıp iğneyi batırıyor. Pufff... Yok olup gidiyorlar..."
i.p
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder