14 Aralık 2011 Çarşamba

Lokum,Sucuk ve Issey Miyake Intense

"Ben bir keresinde 8 yaşında evden kaçtım." diye başladı hikayesine. Yanımda oturuyordu. 8 yaşındayken evden kaçmıştı, dışarıdan bakıldığında hiç tekin bir tip değildi ( yani yolda görüp göz göze gelmekten kaçınacağınız türden) ve bana bakıyordu. Bense Hitler in komutanı ile sevgilisine.

   Bir insanı tanımak garip bir süreçtir. Bazısını 10 yıl önce milli eğitim bakanlığı müfredatını kavrayabildiğin ölçüde, sekizinci sınıf sonunda aldığın puanların yakınlığı neticesinde tanırsın. 4 yılını arkasındaki sırada geçirirsin de nerede, nasıl dayak yediğini hiç düşünmezsin. Bilemezsin de. Ama bazısını ilk gördüğün anda anlarsın. Yumruğu nereden yediğini dahi düşünürsün. Bilirsin ağladığını. Uzun süre tavana baktığını, tavandaki çatlaklara anlamlar yüklediğini ve o tavanda hiç çatlak olmadığını...

  Evden kaçmayı hiç ama hiç düşünmeyen biz karasal iklim memur çocukları, 8 yaşındayken taso oynuyorduk. O dönem biz de ağlıyorduk yalan değil. Ama hırstan ağlıyorduk. Sabah cemil e ütüldüğümüz mega tasonun hırsından hem de.. O iğrenç sarı elleriyle nasıl çevirmişti tazmanya canavarının göbeğini güneşe. Hem beni nasıl ikna etmişti de koymuştum o muhteşem kırmızıyı onun iğrenç mavileriyle yere. Gafil avlanmıştım. Cemil in usta bir pokerci olduğunu unutmuştum. "Şansın gizli geometrisi" üzerine düşünecek hiç fırsatım yoktu ki benim. Ya da o ütüldüğüm tasoyu döve döve cemil in elinden alacak bir abim. Onun için kaçamazdım ben. Değil 8 , 28 yaşında bile kaçamazdım.

  İronik olan ise, çoğu western filminde anlatılanın aksine korkak olanın değil cesur olanın kaçabilmesiydi hayatta. Sadece cesur olanlar kaçardı, korkaklar ise hırslarından ağlardı. Bir de ilkokul öğretmenlerinin tayini çıktığında...

 8 yaşındaysanız ve o malum çizgi filmden de nefret ediyorsanız ve de evden sadece bir sokak öteye kaçabiliyorsanız hayat sizin için gerçekten çok zor. İşte tam da o bir sonraki sokakta etkisini gösterir DNA mıza kodlanmış memur geni. Hem X hem de Y kromozomuyla taşınır ve herhangi bir risk anında pompalatır hormonları güven bezlerinden. 8 yaşında evden kaçan,tam yanımda oturan, elindeki bardağı frukoyla ve hem silah hem köfte satılan bir dükkanın üst sokağındaki tekel bayiden alınmış yüzde 47 alkol oranıyla doldurmuş, sadece 48 saattir tanıdığım o kalıtsal hastalıktan muzdarip o "kalender" adam, bizden farklı olarak hikayesinin sonunu ölümle bitirdi, hem de en az Eşref Bey kadar hüzünlü bir şekilde. Belki bir daha hiç kaçamayacağını, hiç Olimposa gidemeyeceğini düşünerek...

Hiç yorum yok: