3 Temmuz 2009 Cuma

Ev Taşıyan Bir Öğrencinin Yaşadığı İnsanlık Dramı


Birkaç gündür ev taşıyorum. Genelde öğrenci dediğin pek sık ev değiştirir ama biz 3 senedir aynı evde oturuyorduk. Fakat ev arkadaşlarımın birinin yatay geçiş yapmasından, diğerinin de ailesiyle beraber eve çıkmasından mütevellit evi boşaltmak zorunda kaldık. Ev taşırken çektiğim çileleri, yaşanan duygusal sahneleri ve bir takım sırlı olayları sizlerle paylaşarak kafanızı şişirmek niyetindeyim.

Göz önünde duran kitaplardır ya da bilimum dvd'ler falan bunları hemen hallettim. Ama bir de buz dağının görünmeyen kısmı varmış dostlarım. Kitaplığımın alt tarafında bir kapaklı bölme var benim, hatta muhtemelen her kitaplıkta vardır ondan. İşte orayı bilimum gereksiz eşyalarla doldurdum 3 sene boyunca ve bu geçen seneler zarfında "ne varmış lan orda" diye hiç bakmadım, arada bir içini bi topladım bir iki parça çöp çıkardım sadece o kadar. Evi toplarken dolabın o kısmını güzelce boşalttım. Zamanında bana gelmiş tırt hediyeler, iki üç tane klavye ve mouse, üç torba ilaç, bir kavanoz bal, bir kutu aseton, üç gofret ve bir adet kaç yılından kaldığını bile bilemediğim paketi açılmamış prezervatif. Prezervatifi yıllardır saklandığı yerden usulca çıkarttım ev arkadaşlarıma gösterdim. Üçümüz birden acıyla başımızı öne eğdik ve karşılıklı susuştuk. Bazen sessizlik çok fazla şey anlatabiliyor.

Bana asıl sürprizi yapan şey ise yatağımın altı oldu şüphesiz. Hatırlıyorum bundan iki buçuk sene önce bir keresinde yatağımın altına çorap gitmişti bi tane. Dolap askılığıyla çoraba doğru uzanmış ve çorapla beraber gelen toz topaklarını görünce "oo ben hiç ellemiyim bu yatağın altını bi ara sağlam bi temizlerim" demiştim. Fakat o yatağın altı 3 sene boyunca hiç temizlenmedi. Ürkek tavırlarla yatağımın suntasını kaldırırken gördüğüm manzara hayal edebileceğimin de ötesindeydi. Öyle bir toz ve kir yumağı vardı ki oraya domates biber eksen yetişir gayet güzel. Zirai ilaç kullanılmadığı için organik tarıma da müsait.

Aynı yatağın altından bir buçuk sene önce esrarengiz bir şekilde kayıplara karışan terliğimin teki, bir sene önce arkadaşımdan alıp kaybettiğim ve kendisine "olm ben sana geri verdim onu, sen kaybetmişin" diyerek tırta bağlamama sebep olan flash bellek, bir sürü çorap, bir poşet dolusu sigara izmariti, iki bira şişesi, bir maden suyu şişesi ve tam 10 adet haşlanmamış kuru fasülye çıktı. Oradan çıkan her şeyin mantıklı bir açıklaması olabilir ama kuru fasülyelerin sırrını hala çözemedim.

Evde eşyaları toplarken "oğlum bir gün lazım olur dediğimiz ne varsa atalım" şeklindeki teklifim ev ahalisi tarafından coşkuyla karşılandı. Hiçbir zaman işe yaramaz o "bir gün lazım olur" eşyaları. Size tavsiyem taşınmayı beklemeyin onları atmak için. Evdekilerden birisi "olm dursun bigün lazım olur" mu dedi? Camdan pencereden atın biyerden. Arkadaş itiraz ederse onunla beraber atın.

Ayrıca son olarak şunu söylemek istiyorum; yağatımın civarlarına itinayla gizlenmiş olan garip bişey buldum. Böyle siyah bir deriye sarılmış garip bir şeydi. "Neymiş lan bu" deyip kesip açtım içinden bir takım arapça bir şeyler çıktı. Arkadaşlara sordum "bu ne" diye, onlar biri heralde sana büyü yapmış dediler. Bana büyü yapan ve kim olduğunu bilmediğim arkadaşa sesleniyorum buradan: "Manyak mısın?". Üç sene boyunca her işimin ters gitmesini, sınıfta kalışımı ve dolabımda yıllardır sessizce ambalajında yatmakta olan prezervatifi artık bu büyüye bağlıyorum. İçim rahat.

12 yorum:

Svetlin dedi ki...

olm biz de taşınma planları yapıyoduk bu ara, olmadı bu iş şimdi. gözüm korktu şerefsizim.

Sheed dedi ki...

Evde eşyaları toplarken "oğlum bir gün lazım olur dediğimiz ne varsa atalım" şeklinde teklifim ev ahalisi tarafından coşkuyla karşılandı.

hahahahah.. annede işe yaramıyür yalnız..

sedürt dedi ki...

@sheed

sadece annede değil tüm dişi bünyelerde işe yaramıyor olabilir. default özellik olarak doğuştan geliyor olabilir bu onlara. böyle de bi teorim var şimdilik hadi hayırlısı.

Sheed dedi ki...

dur anneannede de deneyeyim o zaman :çok yalnızım:

ksp dedi ki...

Peki ya verdiğin derslerin bir yerlerde saklı kalmış notları gün yüzüne çıkınca yüzüne vuran mutluluk ve huzur ikilisi. Bu da mı hafifletmedi taşınma yaralarını...

sedürt dedi ki...

hafifletmez olur mu sayın ksp? hatta onun verdiği mutluluk içimize sığmadı, notları toplayıp dağa bayıra çıktık, ateşe verdik hepsini, ateşin etrafında şarkılar söyleyip dans ettikten sonra kırlarda çırılçıplak koştuk. kendimizi kaybettik adeta

ksp dedi ki...

Peki kelebekler! Onlarla dans ettiniz mi o çırılçıplak halinizle...

Spicoli dedi ki...

Dans mı. Biraz daha büyük olsalardı onlarla sevişirdim bile.

sedürt dedi ki...

notları görünce etkilenmiştim. oldukça fazlalardı. seviştik.

Spicoli dedi ki...

Off, Sarıkaya. Ömrümüzü yedin. Heder olduk gülmekten.

mehmet kadıoğlu dedi ki...

sırtımdaki 35 dikişin ağrısıyla beni güldüren kaç adam var şu dünyada.
sedürt gene şahane bi yazı olmuş
fakat 2 sene önce yatağının altına düşürüp,ben isteyince olum zaten sana verdim diye terslediğin o belleği yıllar sonra bulunca neden bana vermeyip çöpe attın.
garezin mi var hafız bana,neden böyle yapıyorsun?

sedürt dedi ki...

ovv sayın mehmet kadıoğlu, sizi buralarda daha sık görmek isteriz.

flash bellek mevzuuna gelince, sittiret 512 mb flash bellek mi kaldı, bilim ve teknoloji çağındayız. koy götüne