27 Temmuz 2009 Pazartesi

Hayda Rinna

Fark edenler olmuştur mutlaka, Kanal 7 bir kaç ay önce Türk televizyon tarihinin efsane dizilerinden Kurtlar Vadisi'nin en başından beri tekrar yayınlamaya başladı. İlk zamanlar hafta içi hemen hemen her gün bi bölüm veriyorlardı ve sıkıcı yaz günlerinde vakit geçiririz en azından diye sevinmiştim. Sonraları haftada tek güne düştü Kurtlar Vadisi ve sınavdı şuydu buydu derken ilgiyi kaybettim. Daha sonradan Kurtlar Vadisi'ne Ekmek Teknesi eklendi ki o da güzel dizilerimizden biridir. Ne yazık ki bu dizilerin zamanında yatılı okulda televizyondan bi haber yaşadığımızdan izleyemedik bu dizileri, şimdi ise izlemek hoşuma gidiyor benim. Neyse efendim Ekmek Teknesi, Kurtlar Vadisi falan derken son bomba olarak da Deli Yürek'i ekrana taşıdı Kanal 7. Bu bana büyük klüplerde barınamamış Anadolu yıldızlarını veyahut yaşı ilerlemiş yıldız topçuları toplayan transfer politikalarını hatırlatsa da şu sıkıcı yaz günlerinde ve iğrenç programlarla dolu olan televizyonda Real Madrid'in Ronaldo+Kaka+Benzema hamlesi gibi bile görülebilir. Nitekim televizyonda zap yapmaya bi başladığımız zaman durmadan ilerlemek çok kolay, sebepsiz programlar yüzünden. Her ne kadar Kanal 7'yi hiç sevmesem de bu hamlelerinden dolayı başlarındaki Florentino Perez klonu abiden başlayarak kutluyorum. Sıkıcı yaz günlerine hareket getirdiniz bi nebze de olsa. Keşke birileri de gündüz programına Bizimkiler, Kaygısızlar falan koysa. İşte o zaman televizyon başından kalkılmaz.


Yazıda yine çok faklı konulara geçtim, amacımdan saparak. Benim asıl anlatmak istediğim Deli Yürek fenomeniydi bugün. Bu tip eski filmler, diziler, programlar insanı geçmişe götürüyor. Tatlı anıları bir bir hatırlatıyor. Ortaokulun son senesine gelirdi Deli Yürek'in Deli Yürek olduğu zamanlar. Yusuf Miroğlu ne karizma isimdi. Dizinin yan figürleri de bombaydı aslında. Kuşçu ki en sevdiğim yan karakterlerden biridir, Ağabey (isme bak), Savaş Doğan, Turgay Atacan. Turgay Atacan mesela şimdilerde Kurtlar Vadisi Pusu'daki İskender'in kaynağıdır. O acayip ses tonu ve kötülüğü yaşam tarzı olarak benimsemesi, her boktan sıyrılması falan. O karakter tipi Turgay Atacan'la hayatımıza girdi yani. Bizim evde Deli Yürek kalabalık izlenirdi eheh. Annem babam kardeşim ben, hepimiz izlerdik ailece. Hatta babamla dayım işi cıvıtıp reklam aralarında Turgay Atacan'ın psikopat repliklerini mesaj bile atarlardı birbirlerine. Mesaj demişken o
zamanlar telefonlar da ne acayipti. O zaman Sony Ericsson değil sadece Ericsson'du mesela. Ericsson tip telefonun 3 çeşit melodisi olabiliyordu en fazla. Genelde herkesde dürüri şeklinde öten orta sesli melodiyi seçerdi. Bi de Nokia vardı zaten işte, ben de ilk telefonumu gazeteden kuponla almıştım. Nokia 5110. Takozun ağa babasıydı ama o zamanlar telefonu olmak bile işti yani. 3210 çıkınca, okula 3210'la gitmek arabayla gitmek gibi bişeydi. Resimli mesaj falan neyse de anteni yoktu bildiğin telefonun. Çok havalıydı 3210'lar işte.


O zamanlardan bu zamana değişmeyen tek şey sınavlar yalnız. O zaman LGS diye yırtnıyorduk, şimdi LGS bile kalmadı ama hala sınav hala sınav arkadaş. Tüm nesillerin ortak noktası bu sınavlar heralde, neyse. Deli Yürek izleyince böyle bi nostalji yaşadım, gaza geldim ufak, o küçük salak hallerim aklıma gelince gülümsedim ehe mehe diye. Hem bu güzel anılar için hem de yaz akşamlarına birazcık da olsa eğlence getirdiği için Kanal 7'ye bir daha teşekkürler. Yalnız Mahmut Tuncer şovu da kaldırın abi, lütfen. Şimdi Kanal 7'den Real Madrid'in yapamadığını yapıp kadroya Ribery olarak bir de Yılan Hikayesi'ni eklemelerini bekliyorum. Jöleli arkaya yatmış saçlar, e be köylü kızı, Cem-Memoli, kral... Kanal 7 bunu da yapıcak biliyorum.

1 yorum:

onat dedi ki...

mamut tunceri kaldırsınlar.