19 Kasım 2008 Çarşamba

Boşanma Üzerine


Daha önce evlilik müessesi hakkında fikirlerimi belirtmiştim. Toplumun gözünde evliliğin bu kadar önemli bir şey olmasına anlam veremediğim gibi bu boşanma meselesine de toplumun neden genelde karşı çıktığına da hiçbir zaman anlam verememişimdir.

Sabahları yayınlanan kadın programlarından birini izliyordum geçen gün. Kahvaltımı yaparken genelde izlerim sabah programlarını da yarım saat kadar. O programları izlerken iq seviyemin kademe kademe düştüğünü, aptallaştığımı hissedebiliyorum. Lakin kadın programını izlemeyi bıraktıktan 5 dakika sonra beyninizin tekrar çalışma belirtileri göstermeye başladığını, 2 saat sonra düşünme belirtileri gösterdiğini 24 saat sonra ise vücudun tüm zehri dışarı atıp normal fonksiyonlarına döndüğünü biliyor muydunuz? Neyse konumuz bu değil. Bizim inanılmaz ahlaklı televizyon kanallarımız ve de onların kanallarına topladığı ahlak bekçisi bilir kişiler yine topluma ahlak dersi vermekteydiler. Konu boşanmaya geldi. Son yıllarda boşanmanın iyice arttığından bahsediyorlardı.

“Son yıllarda boşanma oranı gittikçe arttı, istatistikler son 10 yıl içinde eşlerin boşanma oranının yüzde bilmem kaç arttığını gösteriyor”. Bu cümleler tanıdık geliyor değil mi? Haber bültenlerinde arkada dramatik bir müzik, bu haberi korku ve dehşetle, “nereye gidiyoruz biz ülke olarak” düsturuyla anlatan bir spiker...

Gerçekten kötü bir şey mi peki boşanmak? Boşanma yüzdesinin düşük olması toplumun ahlaki açıdan gerçekten düzgün olduğunu mu gösterir? Bakıyorsun adam karısını dövüyor her türlü eziyeti ediyor ama boşanmıyorlar. Hadi bu dayak çok uç bi örnek oldu diyelim, kadınla adam anlaşamıyor sadece, şiddet yok şiddetli geçimsizlik var, ama boşanamıyorlar. Kadın boşanmaya cesaret edemiyor bir türlü. Dul damgası yemek istemiyor toplumdan. Ya da ekonomik özgürlüğü yok, tek başına bir birey değil bu toplumda. Ve bu insanlar boşanmayınca ahlaklı sayılıyor toplumumuz. Sürekli kavganın gürültünün içinde yetişen çocukları kimse düşünmüyor, onların nasıl birer birey olacakları ilgilendirmiyor kimseyi. Boşanma yüzdesi önemli olan. Düşükse problem yok.

Bu ülkede boşanmanın artması kadının artık kendini ezdirmediğini, artık ekonomik olarak özgür, düşünce olarak özgür tam anlamıyla bir birey olmaya başladığını gösteriyor. Erkek egemen bir toplum olmaktan uzaklaşanı, kadının da söz sahibi olmaya başladığı bir toplum. Kadının toplum tarafından anlamsızca damgalanmaktan korkmadığı, kadının kimseden korkmadığı bir toplum. O yüzden arka plana “requiem for a dream” müziği dayanmış “ahlak sistemimiz çöktü” tandanslı boşanma yüzdesi arttı haberlerinden pek de korkmamak lazım.

1 yorum:

Spicoli dedi ki...

Hayir mirim bosanmiyorlar da ne oluyor. Psikolojik rahatsizligi olan insan sayisi artiyor. Adam veya kadin esinden hic haz etmiyor; ama ayni evde yasiyorlar, hayati paylasmaya devam. Hadi kendileri sorun yasiyorlar, bir de psikolojik acidan sagliksiz cocuklar, yeni bireyler ortaya cikiyor.