7 Kasım 2008 Cuma

Günah, Tanrı ve İnsan

Bir bayram ziyaretiydi yanlış hatırlamıyorsam. Akraba ziyaretlerinden birisiydi yine. İnsanlar belli bir yaşı geçtikten sonra gençlere akıl vermeye pek hevesli oluyorlar nedense. Benim de bir akrabam başladı akıl vermeye. "Aman evladım çok çalış, aman evladım haram para yeme, imkanı olmayan insanlara bir karşılık gözetmeden Allah rızası için yardım et, sadece bu dünya için yaşamamak lazım". Din müessesini hiçbir zaman tam anlayamamışımdır, bir türlü mantıklı bir zemine oturtamamışımdır. Bu türden klişeleşmiş lafları duyunca iyice yabancılaşıyorum.

"Bir şeyi Allah rızası için yapmak". Pek çok insana ne kadar samimi geliyor bu söz. Pek çok insan "iyi bir insanmış bak karşılık beklemeden iyilik yapıyor" diye geçiriyor içinden. Sempati besliyorlar adama, "mübarek adammış" diyorlar. Ama bana bir türlü öyle gelmiyor. Hatta bana kalırsa inanılmaz iki yüzlüce yapılmış, arkasında inanılmaz bir çıkar beklentisi olan bir hareket bu. Bir adam düşünün. Bu adam birisine yardım ediyor, bu yardımı karşılık beklemeden yaptığını, Allah rızası için yaptığını iddia ediyor. Ama aslında bir çıkar beklentisi var. Kendisine vaadedilenleri istiyor yaptıklarının karşılığında. Cenneti istiyor, hurileri istiyor. Vaadedilmiş bir şey olmasaydı yardım etmeyecekti demek ki. Allah diye bir kavram olmasa kafasında yardım etmeyecek. Çünkü rızası alınacak kimse yok ortalıkta o zaman, gideceğini düşündüğü bir cennet de.

Bu adam günah olduğu için haksız kazanç elde etmekten kaçınıyor, bu adam sevap kazanmak için fakirlere yardım ediyor. Kafamda iyilik yaptıktan sonra arkasını dönüp ellerini ovuşturan bir adam sahnesi canlanıyor benim. "Oh bisürü de sevap yazdırdık bugün iyi oldu"

Oysa ki insanların bunları yapmak için kendisine bir şey vaadedilmesine ihtiyacı var mı ki? Sen insansın ya, insan olmanın gereği olarak hiç kimseye yardım edemez misin? Sadece insan olduğun için haksız kazanç elde etmekten kaçınamaz mısın? Ahlaki olarak bu kadar zayıf mısın? İlla birinin çıkıp "onu yapma yoksa sonsuz azap veririm" mi demesi gerekiyor? "İyi birisi ol sana , seni baş parmağının ucuyla bile tahrik edebilecek huriler vereyim" mi demesi gerekiyor? Kendin için, insan olduğun için iyi birisi olamaz mısın?

Bence ailenin verdiği eğitimin daha doğrusu veremediği eğitimin çok ciddi bir etkisi var bu konu üzerinde. Toplumumuz genel anlamda dindar bir yapıya sahip. Dolayısıyla aileler de çocuklarını dine endeksli bir ahlak anlayışı içerisinde yetiştiriyor. Örneğin bir çocuk kediye vurduğu zaman "yapma evladım günah" diyor. Ona hayvan sevgisini öğretmiyor. Ona insanları sevmeyi öğretmiyor. Ona Allah'ı sevmeyi öğretiyor. "Yaradılanı severim, yaradandan ötürü" anlayışını yerleştiriyor kafasına. "Bu dünyada iyilik yapıyorum, öbür dünyada bana verileceklerden ötürü"

5 yorum:

Adsız dedi ki...

güzel bi nokta,güzel bi inceleme.ekleme yapacak bi şey gelmiyor aklıma yazıyı olduğu haliyle bırakmak istiyorum zaten söylenecekler söylenmiş."Bu dünyada iyilik yapıyorum, öbür dünyada bana verileceklerden ötürü"
sözü de son noktayı koymuş.good one sedatım good one

onat dedi ki...

güzel bi yazı olmuş muhterem arkadaşım. yapma günahtır kavramı işin kötülüğünü göstermenin veya vukua gelebilecek kötü bir hadisenin önlemeye çalışmanın kolay yoldan belirtilmeye çalışılması da olabilir heralde.
bu arada ailelere çok fazla yükleniyorsunuz aydın kardeşlerim dikkatimi çekmedi değil :)

Adsız dedi ki...

Sorun din olgusu değil. İnsanların Dini yanlış yorumlamaları. Tüm Dinler hakkında bilgi sahibi değilim. Ama islam size yaptığınız zerre kadar iyiliğin mükafatını alacağınıza vaadediyor. Haksızlığın dizboyu olduğu, hak etmediği kazançlarla refah içersinde yaşayanların kol gezdiği Ve bazı insanların ne yaparsa yapsın sefaletten kurtulamadığı, madden ve manen gasp edildiği bu dünyada herkesin günün birinde eşitleneceğini ve hakettiğini alacağını bilmesi tarifi mümkün olmayan bir huzur veriyor. Ve öyle bir adalet sözkonusu ki yaptığınız ya da yapmadıklarınızla değil, Niye yaptığınız veya yapmak zorunda kaldığınız yahut neden yapmadığınız veya yapamadığınız en ince ayrıntısına kadar değerlendiriliyor. Öbür türlüsü adalet olmazdı zaten. Mesela ben bunları yazarken hangi duygularla, hangi beklentilerle yazdığım en ince ayrıntısına kadar biliniyor.Kandırmanız yada sinsilik yapmanız sözkonusu bile değil. Sizin içinizdekileri sizden daha iyi bilen ilahi bir güç var. Onu nasıl kandırabilirsiniz ki. Şirin görünmek uğruna yapmacık tavırlar takınanlara gelince onlara acımaktan başka ne yapabilirizki! Sanırım biraz özensiz oldu. Umarım hissettiklerimi anlatabilmişimdir.

fibonacci dedi ki...

din olgusuna bakış açısıyla alakalı herşey zannedersem konuya cennet cehennem, azab yada mükafat olarak deilde seni yaratan seven hayatın boyunca sana karşılıksız olarak nimetler veren Allah ın bu arada verilenleri şöle düşünmek lazım bence nefes almak sağlık yaşadıgın güsel şeyler ailen yada herhangi bişey bunları veren seni seven birini üzmemek olarak bakılamaz mı o rıza dediğin şeye zaten dinin esasında temelinde sevgi yatar ve doal olarak da mantık olarak da seni yaratan ve sana onlarca şey verene sevgi duymak yaptıklarını onu üzmemek için üzülmesinden üzüleceğin için yapmak çok da mantıksız deil zannedersem ayrıca sölenenleri yada yap denilen şeylerinde sana ve topluma kattıklarına da bakabilirsin

yazı yeteneğim çok efsane deildir anlatmaya çalıştıklarımı verememiş olabilirim ama umarım sana biraz olsun farklı bi bakış açısı katabilmişimdir

shadowboxer dedi ki...

"Oysa ki insanların bunları yapmak için kendisine bir şey vaadedilmesine ihtiyacı var mı ki? Sen insansın ya, insan olmanın gereği olarak hiç kimseye yardım edemez misin?"


Din'in bu şekilde yaratılmış olmasının sebebi insanın sandığınız gibi olmaması olabilir mi?

Yani demem o ki, insan dediğiniz gibi olsa, bu cezalar ve ödüller gerekli olur muydu ki?