25 Kasım 2008 Salı

Bir Lisan Bir Sürü İnsan

İngilizce'mi ilerletmek için dil kursuna başladığımı söylemiştim geçenlerde. Lisede hazırlık okumuştuk, hatta baya verimli olmuştu benim için lisede aldığım İngilizce dersleri. Lakin sınıftaki pek çok kişi içi aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Hatırlıyorum da şu İngilizce derslerini kaynatmak için neler yapılmazdı. “Hocam biz Türk'üz, İngilizce neden öğreniyoruz, kendi ülkemizde neden başka dil öğreniyoruz?” tandanslı argümanlar dönemin hararetli ergenleri tarafından sık sık dile getirilmekte idi. Hocamız da bu karakterlere dersin gerekliliğini anlatmaya çalışırdı lakin sizler de çok iyi bilirsiniz ki dostlarım hararetli, ergen ve de kendini sınıftakilere ispatlamaya çalışan bir bünyeye laf anlatmak kadar zor bir şey yoktur. Bu tartışmalar hiçbir sonuca varmaz hoca da dersi öyle kendi halinde işlerdi hatta çoğu zaman işleyemezdi bile. Sınıfta iki tane İngilizce hocasının sinirden ağladığını bilirim ben. Gerçi birinde biz haklıydık. Yine de üzülüyor insan tabi düşününce. Lakin ergenlik dönemi işte. Ah o dönemin harareti yok mu?

Dil kursunda bir karakterle tanıştım. Bu dil kursunda altı adet kur var. İngilizce'm iyiymiş baya. Beni dördüncü kurdan başlattılar. Bu adam birinci kurdan beri geliyormuş kursa. Hesapladım bu adamın şu ana kadarki dil kursu masrafı 2000ytl. Sordum adama “abi sen hazırlık okumadın o zaman” dedim, “yok hazırlık okuduk anadolu lisesiydi zaten benim ama o dönemler dinlemedik dersi bize İngilizce ne gerek diye, meğer lazımmış” dedi "eheheheehe" diye de ekledi sonra. Bir anda bizim dönemin hararetli ergenleri geldi gözümün önüne. "Aha" dedim "zamanın hararetli ergeni bu da". Ah dostlar zamanında hocaya karşı gelen dersi dinlemeyen asi gençler dil kursuna milyarlarca para bayılınca nasıl da hocanın ağzından çıkan her kelimeyi kafasına kazımaya uğraşıyormuş. Zamanında hoca soru sorduğunda ağzını büze büze cevap veren ya da onu bile yapmayıp bilmiyorum deyip kestirip atan öğrenci nasıl oluyormuş da “tiiyçır, tiiyçır” diyerekten tez canlı bir şekilde atlıyormuş her soruya hepsini tek tek tespit etmiş bulunuyorum. İnsan üzülüyor tabi bu sahnelere.

Sizlere sesleniyorum hararetli lise gençliği. Zor bir dönem geçiriyorsunuz, hormonlarınız falan çok acayip. Yine de önce bir oturun soluklanın. Gaza gelip “liseliyim abi, ben de bir birey oldum artık, küreselleşme karşıtıyım, bana Türkçe'den başka ne gerek” şeklinde hararetli beyanatlarda bulunmayın. Biliyorum ki ileride bir çoğunuz çeşitli ortamlarda “kapitalizm ne pis bir sistemdir, insanlar eşit olmalı, kimse kimseyi sömürmemeli” şeklinde beyanatlarda bulunarak ortamda prim yapmaya bu işten ekmek yemeğe çalışacaksınız. “Sosyal devlet” diyeceksiniz, “eğitimde fırsat eşitliği” diyeceksiniz, “ücretsiz eğitim diyeceksiniz”. Ondan sonra gidip de elin bilmem ne kültür derneklerine, dil okullarına İngilizce öğreneceğim diye milyarlarca para bayılacaksınız. Nerede küreselleşme karşıtı ergen, nerede sosyalist adam, nerede dil kursuna dünya para verip pişkin pişkin “tiyyçır” diyen tez canlı adam? 

2 yorum:

voodoo girl dedi ki...

yazıya -özellikle de ingilizce öğretmeni kimliğimle- bayıldım.

Sheed dedi ki...

eheh, cidden şu hayatta "ergen öfkesi" gibisi yok.. bu kadar tabansız, bu kadar sığ bi öfke.. üstad da şöyle buyurmuş: "teenage angst has paid off well, now i'm bored and old".. hatta in utero albümünün ilk cümlesi olması hasebiyle daha bi vurucudur bu cümle..

neyse konuya dönersek, "aha zamanının hararetli ergeni bu da" tespitin bambaşkaymış.. biz ingilizce'yi bi şekilde kotardık da hazırlıkta 24 saat almanca dersimiz vardı, şimdi nasıl oluyor da "abi, 5 yıl okumuşsun, gitmiş yerinde tecrübe etmişsin, iki kelam et de neşemizi bulalım" diyen -ki bu insan tipi de "göster amcalara pipini" kültüründen gelmiş olup fazlasıyla sinir bozucudur- adamlara en fazla "heheh, abi şimdi öyle konuş diyince konuşulmuyo ki, gelsin bi alman konuşuruz icabında" diyebiliyorum? hepimiz öyle bi dönemden geçtik, belki de geçmiş olmamız gerekiyordu diyerek züğürt tesellisi modunda bitirelim bu yorumu..

saygılar..