5 Kasım 2008 Çarşamba

Evlilik Üzerine


Geçtiğimiz haftasonu düğün sebebiyle Ankara'daydım. Kuzenim evleniyordu. Küçükken beraber top oynadığımız, mutfaktaki dolaptan çikolata aşırdığımız kuzenim. Hayat biraz fazla hızlı ilerliyor galiba. Daha geçen gün çocuktuk ki biz. Şimdi ise kuzenim gelinlik içinde tebrikleri kabul ediyordu. Aslında bana hala çok uzak evlilik olayı kariyerim gereği ama yine de bir akrabamızın beni işaret ederek anneme "darısı başına" dedikten sonra annemin coşkuyla "inşallah" demesi baya bi tedirgin etti beni. Annemin gözlerindeki o inanılmaz coşku olmasa iyiydi.

Evet arkadaşlar "20li yaşlara girdik büyüyoruz galiba, yaşımız geçiyor" temalı, "yaşım ilerliyor, olgunlaşıyorum ama içimdeki çocuk da ölmedi" alt metinli ve de klişe dolu bir ilk paragraftan sonra asıl anlatmak istediğim konuya geleyim. Evlilik.

İki insanın evlenmesi ne garip şey. Devlete diyorsun ki "bakın biz beraber yaşayacağız, beraber yemek falan yapacağız, arada sevişeceğiz, televizyon izleyeceğiz, kavga edeceğiz...". Devlet de tamam diyor "tüm bunları yaptığınızdan haberdarız bundan sonra". Eş dost nikaha çağırılıyor onlar da haberdar oluyor bu iki gencin yapacaklarından. Eğer imza atmadan yapsalar bu dediklerini dışlanacaklar muhtemelen toplum tarafından. Ayıplanacaklar. Lakin ne gerek var imzaya işte onu ben anlayamıyorum. Bu evlilik kurumu öylesine bir tabu olmuş ki kafalarda sorgulamıyoruz hiçbir şekilde. Arkadaş edinirken gidip noterden onay almıyoruz mesela. Ama evlilik öyle değil. Herkesi haberdar edeceksin. Bir nevi toplumun sana karşı cinsle istediğini yapabilmen konusunda izin vermesi gibi bir şey. Mesela öğrenci evine bir erkek bir kızla giderken komşusuna denk geldiğinde bu komşu rahatsız olacak, sürekli "kesin sevişiyorlar içeride" diye düşünecek hatta belki apartman yönetimi toplantısında "apartmanımızda bir takım ahlaksız şeyler oluyor" şeklinde veryansın edecek. Ama eğer evliysen ne yaptığınız kimsenin umrunda olmaz. Çünkü bu ahlaklı toplumumuz(!) birlikte olmanızda bir engel görmüyor artık.

Bu düşünceleri birazcık tırt bir arkadaş ortamımda söylediğimde inanılmaz tepki çektim. Söyledikleri şey ise genel olarak şuydu: "evlilik olmazsa insanlar hemen ayrılır birbirlerinden sürekli eş değiştirirler, ahlaksızlık olur toplumda". Buradan hareketle anlıyorum ki evlilik denen olayın asıl misyonu araya bir sürü bürokratik işler sokarak ayrılmayı zorlaştırmak. İnsanlar birbirlerine olan sevgilerine, bağlılıklarına karşı o kadar güvensizler ki aslında evlilik gibi geri dönüşü çok zor bir yola girerek birbirlerinin sahibi oluyorlar. "Benden ayrılamazsın çünkü ayrılmak istersen hesap vermen gereken bir devlet var, hesap vermen gerek bir sürü eş, dost, akraba var".

Lakin benim de evlilik konusunda açmaza girdiğim bir konu var ki o da çocuk meselesi. İşte bu noktada "böyle her şeye de muhalefet edebilirim, hararetli ve anarşik bir adamım, inanılmaz da liberal bir karakterim" tandanslı yazım yetersiz kalıyor. Zira kafa olarak sağlıklı bir çocuğun yetişebilmesi için anne baba kavramının net olarak kafasında oturması lazım. İdeal şartlar altında hazırlanmış bir toplum olsak, ütopik insanlar olsak evliliğe falan gerek olmazdı, çocuğu yapınca sahip çıkarlardı zaten de gerçek hayat öyle değil işte. Çeşit çeşit insan var. Zaten benim düşüncelerim de aslında insanlar ideal şartlar altında olduğunda gerçek olabilecek şeyler. Dünyada insanların olabilecek en ortalama şekilde yaşayabilmesi için bazı tabuların olması gerekiyor sanırım. Tanrı'nın var olması gerek mesela bazı insanlar için. Aynı şekilde evliliğin de var olması gerek. Bazı insanları ancak tabular düzene sokabiliyor.

Genel olarak anlaşıldığı üzere kafam bir hayli karışık bu evlilik mevzusunda. Evlenip evlenmeyeceğimden çok emin değilim ama evlenirim heralde ben de. Evleneceğim kişi de hatta muhtemelen "evlilik ne kadar saçma bir olay" şeklinde karşılıklı beyanatlarda bulunduğumuz biri olur. Çelişken hayatımıza devam ederiz.

2 yorum:

Spicoli dedi ki...

Ayni konu gecen gün bir arkadasimla konusurken gecti. Evliligin gerekliligini ayrilmayi zorlastirmasina bagladi arkadasim. Fakat düsününce eger sirf evliligi bozmanin zorlugu yüzünden evli kalinacaksa ne degeri var ki o evliligin. Fakat aile kavrami ile ilgili konu mühim hakikaten. Aslinda evliligin olmamasi durumunda, insanlarin ahlaksizlik olarak nitelendirdigi tehlike ortaminin var oalcagini düsünüyorum ben de. Ama ahlak anlayisi önemli tabi. Ben sevismek icin izin alinmamasini ahlaksizlik olarak görecek degilim, ama 7 farkli sevgilisinden 11 cocugu olan cokca insanin yasayacagi toplumda kaos yasanacagi görüsündeyim.

Sanirim asil mesele baglilik. Dünya üzerinde yasayan insanlardan herhangi bir popülasyon yapsak evliligin olmadigi yasam seklinde baglilik yüzdesi kac olur ki? Yukaridaki multi cocuklu bireyler de ayrica kol gezer. Insanin bünyesi müsait degil diye gerekli diyorum ben de.

Adsız dedi ki...

sedürtün yazısının altına imzamı atabilirim ,o kadar aynı düşünüyorum evlilik konusunda. çocuk konusu hariç. bu maksimum korunaklı içinde korkunç tartışmalar, aldatmalar, dayaklar barındıran yine de asla yıkılmayan evlilik 'kurumu' (çünkü bir ilişki değil sözde karşılıklı hayatı kolaylaştırmya yarayan devlet onaylı bi anlaşma!) insanların kendisine olan saygılarını yitirmelerine neden olup; bağımsız karar alma, bağımsız düşünebilme ve hatta -erken yaşta yaşanan evlilikler- insanın birey olma süreclerini baltalıyor. peki bu yarım/ön insanların dünyaya getirdiği çocuklar ne kadar 'birey' ne kadar 'insan' olabilecekler? Bence Türk toplumundaki özgüvensizlik, saygısızlık, tek başına sağlıklı karar verememe, her şeyi kabullenmecilik vb azgelişmişlik göstergeleri biraz da böyle aileler tarafından yetiştirilmemizden kaynaklanıyor. sonunda hepimiz düzenle uyuşmaya programlanmış farklı bir hayatı aklından bile geçiremeyen özgün düşünemeyen kalıp insanlar oluyoruz. tam da toplumun istediği gibi.