18 Aralık 2008 Perşembe

Poster Asmanın Dayanılmaz Çekiciliği


Odamda kocaman bir “requiem for a dream” posteri var. Poster kocaman bir göz ve filmin adından ibaret. O koca göz bana sanki sürekli gözetlendiğimi hatırlatıyor, birilerinin beni önemsediğini beni düşündüğünü birilerinin aklında olduğumu. Şaka dostlarım şaka. Bi skim anlatmıyor o poster bana. Öğrenci evinde olur poster falan dedik zamanında gaza gelip astık. Karşı duvarda da “v for vendetta” var mesela. “freedom forever” yazıyor kocaman üstünde. Özgürlüğümü, asi ruhumu, kural tanımazlığımı hollywood yapımlarının odamda reklamını yaparak yansıtıyorum.

İşin aslı nedir hep merak ettim aslında. Yani film posteri asmanın manası nedir? Neden 20-25 yaş arasında yapılır bu, sonra biraz büyüyünce bu gelenek terk edilir? Garip şeyler bunlar. Bir tür post ergenlik alışkanlığı diye tahmin ediyorum. 

Birkaç istatistik vereyim size en çok hangi film posterleri öğrenci evlerinin duvarlarını süslüyor. “scarface” ve “fight club” en çok kullanılan duvar posteri kesinlikle. Bir hayli çok evde rast geldim bu ikisine. Sevimli kızların evinde ise “sponge bob” ve “amelie” posterleri revaçta. Az da olsa denk geldiğim birkaç poster ise “trainspotting”, “jeux d'enfants”, “amores perros”. Mutlaka daha vardır öğrenci evlerinde popüler olanlar, benim ilk aklıma gelenler bunlar.  Varsa dikkatinizi çeken başka filmler belirtiniz, şüphesiz ki bu istatistiğe çok güzel bir katkınız olacaktır.

Hani diyeceksiniz ki “filmi çok severim, Al Pacino'nun hastasınım” falan da bence bunlar asıl sebep değil poster asmak için. Yani kendime bakıyorum sevdiğim filmler hakkaten duvara posterlerini astıklarım. Lakin gidip bi orijinal dvd'sini almamışım o filmin. Hatta korsanı bile yok şuan arşivimde. İzleyeyim desem mümkünü yok izleyemem. Dekoratif olduğu için desen tam o da değil. Üniversiteyi bitirmiş aile düzeni kurmuş hangi insanın evinde film posteri gördünüz? o kadar şık bir şey olsa hep evleri süslerdi. Öğrenci odalarında sınırlı kalıp öğrencilik bittikten sonra terkedilmezdi bu gelenek. Bu dekoratiflik filme olan hayranlık falan poster asmaya sebep olarak gösterilebilir ama bence yeterli değiller. Bence asıl mesele insanın kendini etiketlemek istemesi sanırım. Zevklerini belli etmek istemesi başka insanlara. Mesela yolda yürürken dikkat edin elinde “uykusuz” dergisi olan birisi “uykusuz” logosu herkes tarafından görülecek şekilde dolaşır genelde. Etiketler kendini. Poster olayı da bunun gibi. Popüler kültürden ekmek yemek için birazcık. Aslında tam popüler kültür de değil. Hani bizler genelde karşıyızdır ya popüler kültüre, eleştiririz popüler olanları hemencecik, o yüzden birazcık daha az popüler şeyleri asarız duvarımıza. Böyle herkesin bilmediği ama ilgisini çekmek istediğimiz insanların, kısacası hedef kitlemizin bildiği filmler. Popüler kültür karşıtlarının arasında popüler olmuş filmler. Ah bizi gidi çelişgen gençlik.

Ev arkadaşımın duvarında “fight club” posteri var mesela. “Tüketim toplumunu eleştiren mükemmel bir film” diyor bu arkadaşım film hakkında. Sonra filmin posterini 10 ytl'ye alıyor mesela. Tüketim toplumu diyorduk az önce o noldu? 

Dipnot: Yazıyı bir daha okuyunca posterlerimi indiresim geldi. Ya da dursunlar ya bir gün lazım olur. 

7 yorum:

Erhan dedi ki...

aynen katılıyorum. bende de şu an Sweeney Todd var ama benimkisi sadece Helena Bonhem hayranlığından. bir zamanlar odanın her yerini poster yapmıştım şimdi baktım da bi2 o kalmış.

ksp dedi ki...

ben lisede, büyük çoğunluğunu ismail in pivot dergilerinden arakladığım , nba posteri işine girmiştim.Ki o zamanlar eve gidip gelen ne bielyim sedat'ın tabiriyle bir hedef kitlem de yok doğal olarak.Ama insanın doğası bu.Hiç bir şey olmasa sağda solda anlatır "ben odamı posterlerle donattım eze eze" diye.PEki şimdi öğrenci evinde kalanlara sesleniyorum buradan.Şu poster asman işinden ekmek yiyen varsa lütfen bir adım öne çıksın.Biz de kurtulalım, gelecek nesil de.

Adsız dedi ki...

abi olaya sadece ekmek yemek açısından bakmamak lazım.tabi prim toplamak için yapanlar ksp ın da belirttiği üzere bi adım öne çıkarak masum poster kullanıcılarını aklasınlar insanlar da derin bir oh çeksin,nese başka bi şey diyodum.
mesela geçen yıl yurtta iken yatağımın baş ucunda oldukça büyük bir charlize theron un sere serpe uzandığı bir poster vardı.hayır zaten geleni gideni fazla olan biri de değilim ki bunun havasını yapayım.ama şu oluyordu sıkıntılı bi biçimde okuldan dönüşlerde veya sabah zoraki biçimde erkenden kalktığımda onu karşımda gördüğümde bir nebze de olsa bana yaşama sevinci aşılıyor,göz ziyafeti çekmemi sağlıyordu sağolsun.
yani alt tarafı poster denilerek kestirilip atılabilir ama bendeki neşe düzeyinde bi nevi kelebek etkisi yaratmıştı

Spaceships dedi ki...

bende de requiem posterinin tıpkı aynı boyutlarında amelie ve leon posterleri mevcut. etiketlenme konusu doğru ama şahsen asma amacım filmlerin verdiği etkiyi kaybetmemeye çalışmak biraz da. amelie'yi gördükçe cesaretlenebiliyorum mesela. böyle de etkileri mevcut bu kağıt parçalarının.

Spicoli dedi ki...

Bende Taxi Driver var mesela. Bir ara malum Scarface olayina girdim ama baktim dokuyu bozuyor kaldirdim. Yazidaki düsünceye genel anlamda katiliyorum. Özellikle böyle basit bir örnek üstünden de olsa, popüler kültür karsiti olanlarin kendi iclerindeki popüler kültürün varligini acik secik ortaya koymus. Yine de bendeki Taxi Driver`in afisi odamdaki tahta masayla belli bir bütünlük olusturuyor-renksiz, salas bir hava falan- diye düsündüm ve digerini kaldirirken onu orda biraktim.

sedürt dedi ki...

yorumlar için teşekkürler hepinize öncelikle. ayrıca fericiğim çok güzel bir konuya parmak basmışsın. duvara bir elisha cuthbert, bi angelina jolie posteri asan adamı bu genellemeye sokmak adaletsiz olur biraz. aynı şekilde duvarına brad pitt posteri asan kızı da tabi ki. yazıya başlarken yazının sonuna bu konuyu dipnot olarak iliştirmek vardı aklımda lakin unutmuşum. buradan bari belirtelim o konudaki fikrimizi.

Spicoli dedi ki...

Ha bu arada bizim bay ç. yemis olabilir. Adam iyi yiyo sonucta.